They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
- Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
He tried to kill himself.
- Kendini öldürmeye çalıştı.
A man was accused of killing his wife.
- Bir adam karısını öldürmekle suçlandı.
Have you ever thought of killing yourself? No, I'm not a person who would end their own life.
- Kendi kendine birini öldürmeyi hiç düşündün mü? Hayır, ben onların kendi hayatlarını sonlandırmak isteyen biri değilim.
He will do anything but murder.
- Öldürmenin dışında bir şey yapacaktır.
Tom and Mary attempted to murder John.
- Tom ve Mary John'u öldürme girişiminde bulundular.
We were told to shoot to kill.
- Öldürmek için ateş etmemiz söylendi.
Tom didn't shoot to kill.
- Tom öldürmek için ateş etmedi.
I hope there'll be no bloodshed.
- Öldürme olmayacığını umuyorum.
I will send my army to take the city and slaughter every single person there.
- Kenti alıp oradaki her bir kişiyi öldürmek için ordumu göndereceğim.
He went on trial charged with murdering her wife.
- O, onun eşini öldürmekle suçlandığı için mahkemeye gitti.
Tom has been accused of murdering Mary.
- Tom Mary'yi öldürmekle suçlandı.
The man attacked her with the intention of killing her.
- Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
I want to kill somebody.
- Birini öldürmek istiyorum.
After a lengthy trial, the woman was sentenced to 5 years in prison for involuntary manslaughter.
- Uzun bir duruşmadan sonra, kadın kasıtsız adam öldürmekten beş yıl hapse mahkûm edildi.
Tom was sentenced to thirteen years for manslaughter.
- Tom adam öldürme için on üç yıl hapis cezasına çarptırıldı.
A monument has been erected to the memory of the deceased.
- Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.
He got down on his knees and prayed for the souls of the deceased.
- Dizlerinin üzerine çöktü ve ölenlerin ruhları için dua etti.
One drop of this poison is enough to kill 160 people.
- Bu zehirin bir damlası 160 kişiyi öldürmek için yeterlidir.
The man attacked her with the intention of killing her.
- Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
A man was accused of killing his wife.
- Bir adam karısını öldürmekle suçlandı.
I will send my army to take the city and slaughter every single person there.
- Kenti alıp oradaki her bir kişiyi öldürmek için ordumu göndereceğim.
We won't let you pass away.
- Ölmene izin vermeyeceğiz.
The patient may pass away at any moment.
- Hasta herhangi bir anda ölebilir.
Dying is nothing. So start with living, it's less funny and it lasts longer.
- Ölüm hiçbir şey. Bu yüzden yaşamla başla, daha az komik ve daha uzun sürer.
There were cars burning, people dying, and nobody could help them.
- Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.
Marilyn Monroe died 33 years ago.
- Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.
Ivy Bean, the oldest user of both Facebook and Twitter, died at 104.
- Hem Facebook'un hem de Twitter'ın en yaşlı üyesi olan Ivy Bean, 104 yaşında öldü.
Fadil was found deceased in his apartment.
- Fadıl evinde ölü bulundu.
A monument has been erected to the memory of the deceased.
- Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.
We must learn to live together as brothers, or we will perish together as fools.
- Erkek kardeşler gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, ya da aptallar gibi birlikte öleceğiz.
If a mouse only has one hole, it will soon perish.
- Bir farenin sadece tek bir deliği varsa, kısa sürede ölür.
We were told to shoot to kill.
- Öldürmek için ateş etmemiz söylendi.
Tom didn't shoot to kill.
- Tom öldürmek için ateş etmedi.
My father died of cancer.
- Babam kanserden öldü.
Ivy Bean, the oldest user of both Facebook and Twitter, died at 104.
- Hem Facebook'un hem de Twitter'ın en yaşlı üyesi olan Ivy Bean, 104 yaşında öldü.
Fadil wanted to learn more about infanticide.
- Fadıl bebek öldürme hakkında daha fazla öğrenmek istedi.
They accused him of manslaughter.
- Onlar onu kasıtsız öldürmeyle suçladı.
Tom is serving a ten-year sentence for manslaughter.
- Tom kazara adam öldürme için on yıl hapis cezası çekiyor.
The gangsters let him in on their plan to knock off a rival gang leader.
- Gangasterler bir rakip çete liderini öldürmek için planları gereği onun içeri girmesine izin verdiler.
The mafia let him in on their plans to knock off a rival gangster.
- Mafya rakip gangsteri öldürmek için kendi planları üzerinde onu içeriye aldı.
He started to get hungry, so he threw a small stone in the river to kill a fish.
- O acıkmaya başladı, bu nedenle bir balık öldürmek için ırmağa küçük bir taş attı.
You want to get us killed?
- Bizi öldürmek mi istiyorsun?
The mafia let him in on their plans to knock off a rival gangster.
- Mafya rakip gangsteri öldürmek için kendi planları üzerinde onu içeriye aldı.
The gangsters let him in on their plan to knock off a rival gang leader.
- Gangasterler bir rakip çete liderini öldürmek için planları gereği onun içeri girmesine izin verdiler.