ödevler

listen to the pronunciation of ödevler
التركية - الإنجليزية
homeworks
ödev
homework

I have too much homework today. - Bugün, çok fazla ödevim var.

Will you help me with my English homework? Certainly. - İngilizce ödevime yardım edecek misin? Tabii ki de.

ödev
assignment

Tom asked Mary to help John with his homework assignment. - Tom, Mary'nin ev ödevinde John'a yardım etmesini rica etti.

I was just wondering why you haven't yet turned in your homework assignment. - Sadece ev ödevinizi henüz niçin teslim etmediğinizi merak ediyordum.

ödev
duty

A right without a duty is a privilege. - Ödevsiz hak, imtiyazdır.

A right without a duty is a privilege. - Ödevsiz hak, ayrıcalıktır.

ödev
function
ödev
theme
ödev
(Eğitim) coursework
ödev
(Dilbilim) tasks
ödev
assignment (given to a pupil or student)
ödev
schoolwork

Tom is doing well in his schoolwork. - Tom okul ödevini iyi yapıyor.

Tom is having trouble with his schoolwork. - Tom ödeviyle sorun yaşıyor.

ödev
incumbency
ödev
task

Although he was writing carefully, he had many mistakes in his writing task. - O, çok dikkatli yazmasına rağmen, yazma ödevinde çok sayıda hataları vardı.

ödev
obligation
ödev
duty, obligation
ödev
duty, obligation; homework
التركية - التركية

تعريف ödevler في التركية التركية القاموس.

Ödev
vazife
ödev
Öğretmenin öğrencilere verdiği çalışma
ödev
Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre veya yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife
ödev
Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre veya yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife: "Doktor da rahattır. Ödevini yapmıştır."- H. Taner. Öğretmenin öğrencilere verdiği çalışma
ödevler
المفضلات