Mary does not let her sister borrow her clothes.
- Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
I borrowed the dictionary from my friend.
- Arkadaşımdan sözlüğü ödünç aldım.
I borrowed this comic from his sister.
- Bu komedi filmini onun kız kardeşinden ödünç aldım.
She borrowed the book from him.
- Kitabı ondan ödünç aldı.
A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
- Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
The Anglo-Saxons enriched the language by borrowing words from other languages.
- Anglo Saksonlar başka dillerden sözcükler ödünç alarak dili zenginleştirdiler.