(e) a portion of fat lying in a separate fold or layer

listen to the pronunciation of (e) a portion of fat lying in a separate fold or layer
الإنجليزية - التركية

تعريف (e) a portion of fat lying in a separate fold or layer في الإنجليزية التركية القاموس.

leaf
{i} yaprak

Kuru bir yaprak yere düştü. - A dead leaf fell to the ground.

Bir yaprak gibi titriyordu. - She trembled like a leaf.

leaf
yapraklı

E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir. - Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.

Meg dört yapraklı yonca buldu. - Meg found a four leaf clover.

leaf
föy
leaf
sahife
leaf
(özellikle altın ve gümüş) ince tabaka
leaf
(bitki) yaprak
leaf
{i} sayfa

Onun kitabından bir sayfa al. - Take a leaf out of his book.

Tom beyaz bir sayfa açmak istiyor. - Tom wants to turn over a new leaf.

leaf
açılıp kapanan masanın eğreti tahtası
leaf
(Mukavele) kanat (kapı, pencere)
leaf
yapraklanmak
leaf
leaf blight yapraklara arız olan hastalık
leaf
(isim) yaprak, sayfa, kanat (masa), folyo
leaf
{i} folyo
leaf
{i} ince madeni tabaka
leaf
{f} yaprak vermek, yapraklanmak
leaf
{i} (masada) kanat
leaf
leaf bud yaprak tomurcuğu
leaf
leaf mold yaprak gübres
الإنجليزية - الإنجليزية
leaf
(e) a portion of fat lying in a separate fold or layer
المفضلات