yararları

listen to the pronunciation of yararları
التركية - الإنجليزية

تعريف yararları في التركية الإنجليزية القاموس.

yarar
advantage

He took advantage of the opportunity to visit the museum. - O,müzeyi ziyaret etme fırsatından yararlandı.

He often takes advantage of her ignorance. - O, sık sık onun cahilliğinden yararlanır.

yarar
profit

She profited from her stay in London and considerably improved her English. - O, Londra'da kalmaktan yararlandı ve İngilizcesini büyük ölçüde geliştirdi.

I profited from reading this book. - Bu kitabı okuyarak yarar sağladım.

yarar
benefit

It is certain that he helped them for the benefit of himself. - Onun yararına onlara yardımcı olduğu kesindir.

You will benefit by a trip abroad. - Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.

yarar
gain

We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain. - Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.

yarar
utility

Their furniture was chosen for utility rather than style. - Onların mobilyaları, tarz yerine yarar için seçildi.

yarar
{i} use

This site is quite useful. - Bu site oldukça yararlı.

You had better make use of this opportunity. - Bu fırsattan yararlansanız iyi olur.

yarar
point

What's the point in doing this? - Bunu yapmanın ne yararı var?

She thinks her job is pointless. - O, işinin yararsız olduğunu düşünüyor.

yarar
interest

This book isn't just interesting, but also useful. - Bu kitap sadece ilginç değil, aynı zamanda yararlı.

We are working in the interest of peace. - Biz barış yararına çalışıyoruz.

yarar
virtue
yarar
(Ticaret) boor
yarar
expediency
yarar
good

Eating fish is good for your health. - Balık yemek sağlığın için yararlıdır.

He put her savings to good use. - O, tasarruflarını yararlı şeylere yatırdı.

yarar
useful

A cow is a useful animal. - İnek yararlı bir hayvandır.

That's not a useful piece of information. - O, yararlı bir bilgi parçası değil.

yarar
(Biyokimya) availment
yarar
usefulness

Usefulness must be combined with pleasantness. - Yararlılık keyif ile birleştirilmelidir.

yarar
behoof
yarar
service
yarar
serviceability
yarar
{i} convenience

The public convenience should be respected. - Kamu yararına saygı duyulmalıdır.

I urged Keiko to stop using people for her own convenience. - Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.

yarar
benefıt
kitap okumanın yararları
benefits of reading
suyun yararları
water utilities
yarar
(Hukuk) interest, benefit, advantage
yarar
account
yarar
grist to the mill
yarar
efficacy
yarar
benefit, profit; advantage
yarar
useful, serviceable; use, service; advantage, benefit, profit, interest
yarar
avail

Is there any help available? - İşe yarar bir yardım var mı?

You had better avail yourself of this opportunity. - Bu fırsattan yararlansan iyi olur.

yarar
(someone, something) who/which is useful to (someone); who/which is good for, who/which serves the purpose of
yarar
stead
yarar
serviceable
التركية - التركية