yaklaşan

listen to the pronunciation of yaklaşan
التركية - الإنجليزية
forthcoming
nearing
approaching

I saw a figure approaching in the distance. - Ben uzaktan yaklaşan bir suret gördüm.

We could hear sirens approaching. - Yaklaşan sirenleri duyabiliyorduk.

upcoming

Tom is excited about the upcoming game. - Tom yaklaşan oyun hakkında heyecanlı.

He will pass the upcoming examination. - Yaklaşan sınavı geçecek.

{s} oncoming
(Askeri) impending
coming

We want to wish you and your family all the joys of a coming New Year. - Yaklaşan Yeni Yılın size ve ailenize neşe getirmesini dileriz.

In the film about the world coming to an end, death was certain within twelve hours. - Sona yaklaşan dünya hakkındaki filmde, ölüm on iki saat içinde kesindi.

connivent
yaklaşan tehlike
imminence
yaklaşan ölüm
approaching death
birbirine yaklaşan
converging
yaklaş
(Bilgisayar) zoom in
yaklaş
(Bilgisayar) zoom
yaklaş
{f} near

Your birthday is drawing near. - Doğum günün yaklaşıyor.

Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near. - İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.

yaklaş
{f} approach

According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast. - Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.

He is a hard man to approach. - O yaklaşması zor bir adamdır.

yaklaş
{f} approximate

Dogs breathe approximately 30 times a minute. - Köpekler yaklaşık olarak dakikada otuz kez nefes alır.

A person's heart is approximately the same size as their fist. - Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.

yaklaş
come near

Don't let anyone come near the fire. - Herhangi birinin ateşe yaklaşmasına izin vermeyin.

Don't let that dog come near me! - O köpeği yanıma yaklaştırma!

yaklaş
{f} nearing

We're slowly nearing the end. - Biz yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.

The end of my probation period is nearing. - Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.

çok yaklaşan
close at hand