Tom likes to observe the people walking by.
- Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.
There is a little boy walking with his dog.
- Köpeği ile yürüyen küçük bir çocuk var.
The escalator suddenly stopped.
- Yürüyen merdiven aniden durdu.
When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line.
- Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.
She likes to walk alone.
- O tek başına yürümeyi sever.
We have walked all around the lake.
- Biz gölün etrafında yürüdük.
I watched John and Mary walking hand in hand.
- John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.
Walking is good exercise.
- Yürümek iyi egzersizdir.
In order to swim, you have to learn to tread water first.
- Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.
Do not walk outside this area.
- Bu alanın dışında yürümeyin.