Ben dışarıya giderken yanımda bir şemsiye alırım.
- I take an umbrella with me when I go out.
Yanımda çok fazla nakit taşımam.
- I don't carry much cash with me.
Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz.
- We can't help Tom with that.
Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
- In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?
- If God is with us, then who can be against us?
Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.
- I like living with you.
Seninle seyahat etmek istiyorum.
- I want to travel with you.
Onunla sinemaya gitmeye çekindim.
- I hesitated to go to the movie with him.
Çok sayıda tutucu Amerikalı onunla aynı fikirdeler.
- Many conservative Americans agreed with him.
Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
- Would you like to have dinner with me tonight?
Kulübün bütün üyeleri benimle anlaştılar.
- All the members of the club agreed with me.
Ben sizinle birlikte gitmek için hazırım.
- I am ready to go with you.
Sizinle yaşamayı seviyorum.
- I love living with you.
Tom bununla birlikte uzaklaşmayacaktır.
- Tom won't get away with this.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
Jack is sick today and doesn't really seem with it.