O ne zaman buraya gelse, aynı yemeği sipariş eder.
- Whenever he comes to this place, he orders the same dish.
Afedersiniz ,Downing sokağına burdan nasıl ulaşırım?
- Pardon me, how do I get to Downing Street from here?
Tom'u burdan uzaklaştır.
- Get Tom away from here.
Tanrım, burası kocaman!
- God, this place is huge!
Burası o kadar kötü bir yer değil.
- This place isn't so bad.
Bana bunda yardım etmek için burada olmana memnun oldum.
- I'm glad you're here to help me with this.
Üç aydır buradayım ve şimdiye kadar bundan hoşlandım.
- I've been here three months, and so far I've enjoyed it.
Guguk kuşları burayı ilkbaharda ziyaret ederler.
- Cuckoos visit here in spring.
Tom Mary'nin burayı seveceğini umut ediyor.
- Tom hopes Mary likes it here.
İşte senin için bir mektup.
- Here is a letter for you.
Merhaba, benim bir rezervasyonum var, adım Kaori Yoshikawa. İşte onay kartı.
- Hello, I have a reservation, my name is Kaori Yoshikawa. Here is the confirmation card.
Merhaba? Hâlâ burada mısın?
- Hello? Are you still here?
Sonsuza dek burada kalamam.
- I can't stay here forever.
Biz o yere hiç gitmedik.
- We've never been to that place.
Hiçbir terbiyeli insan o yere gitmez.
- No decent people go to that place.
Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.
- It is five years since we moved here.
Arabanızı buraya park edemezsiniz.
- You can't park your car here.
Hey, hemen buraya gelebilir misin?
- Hey, could you come up here right away?
Hey, sen burada ne yapıyorsun?
- Hey, what are you doing here?
... there is a place where they can buy slaves. ...
... So by 1 ,000 B.C., the world remains a divided place. ...