Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler.
- Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay.
Saatlik ücretin ne kadar?
- How much is your hourly pay?
Hey! Scott! Faturamı öde!
- Hey! Scott! Pay my bill!
Onun için ne kadar ödedin?
- How much did you pay for him?
İlk maaşın ile ne yapacaksın?
- What are you going to do with your first pay?
Tom ona ödediğimiz maaşı hak ediyor.
- Tom deserves the salary we pay him.
Babamın borcunu ödemekten berat edildim.
- I was absolved from paying my father's debt.
Tom arabasını yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay a fine because he parked in the wrong place.
Bir otel odasına dünya kadar para vermek istemiyorum.
- I don't want to pay through the nose for a hotel room.
Aşk için ödediğimiz bedel bu.
- It's the price we pay for love.
Bir dahaki sefere bunun bedelini ödersin!
- Next time you'll pay for it!
Onun ödemesi gerektiğini iddia ettim.
- I demanded that he should pay.
Faturayı ödemediği için suyu kestiler.
- They shut his water off because he didn't pay the bill.