Onlar yeni binada çalışmaktalar.
- They have been working on the new building.
Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
- They had been working together for common interests.
O çalışırken bir kaza yaptı.
- She had an accident while working.
O çalışırken bir kaza yaptı.
- He had an accident while working.
Makineleri çalıştırmaya devam etmeliyiz.
- We have to keep the machines working.
Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.
- Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project.
Bazı insanlar tarlalarda çalışıyorlar.
- Some people are working in the fields.
Elimden geldiğince çok çalışarak kaybolan zamanı telafi edeceğim.
- I will make up for the lost time by working as hard as I can.
Mary tüm vaktini çalışarak geçirdi.
- Mary spent all her time working.
Eğer gerçekten bir işe ihtiyacın varsa, niçin Tom için çalışmayı düşünmüyorsun?
- If you really need a job, why don't you consider working for Tom?
O benim iş arkadaşımdır.
- He is my working mate.
Paranın bir hükmü kalmadığında sistemin tüm işleyişi durur.
- When money ceases to have value, the entire system stops working.
Çalışan erkekler sert elma şırası içtiler.
- Working men drank hard apple cider.
Ben Manny tarafından yönetilen, veri transferi üzerine çalışan çalışma grubu, 14 Ocak 1999'da bir toplantı yapacak.
- The working group on data transfer, led by Ben Manny, will hold a meeting on Jan 14, 1999.
İşletme mastırımı bitirme üzerinde çalışıyorum.
- I'm working on finishing my MBA.
Şunu halletmek üzerine çalışıyoruz.
- We're working on getting that done.
Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum.
- I'm working like crazy to make sure I have enough time.
a working ventilator.
a working knowledge of computers.
... So even working out where the word boundaries are on the ...
... the limit. So we did work on this alongside working on jobs, because this is part of making ...