Onun farkında olmak zorundayız.
 - We have to be aware of that.
Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
 - The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
Yeni kelimeler ezberlemek için iyi bir yol biliyor musunuz?
 - Do you know a good way to memorize new vocabulary?
Onu görmek istediğini Tom'un öğrenmesine izin vereceğim.
 - I'll let Tom know you want to see him.
Seni ne kadar görmek istediğimi bilmiyorsun.
 - You don't know how bad I want to see you.
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
 - I know that you're a teacher.
Satranç oynamayı biliyor musun?
 - Do you know how to play chess?
Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
 - We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?
 - Did you know that some foxes lived on this mountain?
Gerçekten ihtiyacım olan şey, uzun zamandır tanıdığım en iyi arkadaşlarım Tom ve Mary ile biraz zaman geçirmekti.
 - What I really needed was to spend a bit of time with my best mates Tom and Mary, who I've known for ages.
Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediğini bilmiyordu.
 - Tom didn't know where Mary wanted to spend her summer vacation.
I won’t lend you any money. You would never pay me back; I know you.