spazierengehen

listen to the pronunciation of spazierengehen
ألمانية - التركية
{şpa'tsirınge: ın} gezmek, dolaşmak
dolaşmak, gezmek
الإنجليزية - التركية

تعريف spazierengehen في الإنجليزية التركية القاموس.

walking
{s} yürüyen

Ken ile yürüyen kız May'dir. - The girl walking with Ken is May.

Tabiri caizse, o yürüyen bir sözlüktür. - He is, so to speak, a walking dictionary.

walking
{i} yürüyüş

Yürüyüşe itirazım yok. - I don't mind walking.

Yürüyüş egzersizin sağlıklı bir şeklidir. - Walking is a healthy form of exercise.

walking
{i} yürüme

Okul evimin yürüme mesafesi içerisindedir. - The school is within walking distance of my house.

O uzun mesafe yürümeye alışkın. - He is used to walking long distances.

walking
{f} yürü

John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim. - I watched John and Mary walking hand in hand.

O yalnız yürümeyi sever. - She likes walking alone.

walking
canlı
walking
ayaklı

O tabiri caizse ayaklı bir ansiklopedidir. - He's what they call a walking encyclopedia.

Engin bilgi sahibi bir adam o; diğer bir ifadeyle ayaklı sözlük gibi. - He is a man of great knowledge, that is to say, a walking dictionary.

walking
walking legs yürüyebilme
walking
walking dictionary her kelimenin anlamını söylemeye hazır olan kimse
walking
{i} gezme, yürüme
walking
canlı sözlük
walking
walking beam makinada kuvvet nakleden ve muntazam rakkas hareketiyle işleyenwalking delegate sendika temsilcisi
walking
{i} yürüyüş (tarzı)
ألمانية - الإنجليزية
to walk
walking