It doesn't have to end like that.
- Öyle sona ermek zorunda değil.
You are living a dream, and the dream is about to end.
- Bir rüyayı yaşıyorsun ve rüya sona ermek üzere.
Who will ultimately decide?
- Eninde sonunda kim karar verecek?
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
Recently, he's been drinking too much.
- Son zamanlarda, o çok fazla içki içiyor.
Recently, they have not been giving her her paycheck on time.
- Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar.
Is there any end in sight to the deepening economic crisis?
- Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?
The drugstore is at the end of this road.
- Eczane yolun sonunda.
Kelly's latest book appeared last week.
- Kelly'nin son kitabı geçen hafta çıktı.
I just bought the latest version of this MP3 player.
- Ben az önce bu MP3 çaların en son sürümünü satın aldım.
The last time I went to China, I visited Shanghai.
- Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
The last straw breaks the camel's back.
- Devenin belini kıran son saman çöpü.
I haven't read the final page of the novel yet.
- Romanın son sayfasını henüz okumadım.
Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
- Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
They had just fought a war to end British rule.
- Onlar sadece İngiliz egemenliğini sona erdirmek için savaştılar.
Fadil wanted to end the marriage.
- Fadıl evliliği sona erdirmek istedi.
The negotiations are aimed at ending the worst diplomatic crisis between the two countries.
- Müzakerelerin amacı, iki ülke arasındaki en kötü diplomatik krizin sona ermesi.
He painted the door over white.
- Baştan sona kapıyı beyaza boyadı.
Read over your paper before you hand it in.
- Teslim etmeden önce kağıdını baştan sona oku.
I'll come over after I finish the work.
- İşi bitirdikten sonra uğrayacağım.
Having finished my work, I left the office.
- İşimi bitirdikten sonra bürodan ayrıldım.
If you divide any number by zero, the result is undefined.
- Eğer herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsızdır.
You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
- Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
I came to the conclusion that I had been deceived.
- Ben aldatılmış olduğum sonucuna vardım.
We came to the conclusion that we should help him.
- Ona yardım etmemiz gerektiği sonucuna vardık.
It made me supremely happy.
- Bu beni son derece mutlu etti.
The store is closed until further notice.
- Bir sonraki duyuruya kadar mağaza kapalı.
Tom closed his diary after writing about that day's events.
- Tom, o günkü olaylar hakkında yazdıktan sonra günlüğü kapattı.
I have not seen him lately.
- Son zamanlarda onu görmedim
He returned home three hours later.
- Üç saat sonra eve geri döndü.
I like stories that have sad endings.
- Hüzünlü sonları olan hikayeleri severim.
He talked about ending the war in Korea.
- Kore'deki savaşa son verme hakkında konuştu.
Tom found the wallet he thought he'd lost after searching the house from top to bottom.
- Evi baştan aşağı aradıktan sonra Tom, kaybettiğini düşündüğü cüzdanı buldu.
If your baby is prone to rashes, you may want to apply diaper cream, powder, or petroleum jelly after cleaning your baby's bottom.
- Bebeğiniz pişiklere eğilimli ise, bebeğinizin altını temizledikten sonra bebek bezi kremi, toz veya vazelin uygulamak isteyebilirsiniz.
Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
- Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
This town hasn't changed much in the last ten years.
- Bu kasaba son on yıl içerisinde çok fazla değişmedi.
We will play football after school.
- Okuldan sonra futbol oynayacağız.
It is fun playing football after school.
- Okuldan sonra futbol oynamak eğlencelidir.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
All in all, how many different schools have you attended?
- Sonuçta, kaç tane farklı okula devam ettin?
The celebrations culminated in a spectacular fireworks display.
- Kutlamalar muhteşem bir havai fişek gösterisi ile sonuçlandı.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
- Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
He was the only recourse for his family after his father's death.
- O, babasının ölümünden sonra ailesi için baş vurulacak tek kişiydi.
If your visa expires, you must leave China.
- Vizen sona ererse Çin'i terk etmek zorundasın.
The contract expires today.
- Antlaşma bugün sona eriyor.
The last time I went to China, I visited Shanghai.
- Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
The last straw breaks the camel's back.
- Devenin belini kıran son saman çöpü.
Last summer, I finally left the firm that I had joined twelve years before.
- Geçen yaz, sonunda on iki yıl önce katılmış olduğum firmadan ayrıldım.
After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager.
- Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi.
I was too hasty in concluding that he was lying.
- Onun yalan söylediği sonucuna varmada çok aceleci davrandım.
Members of the board will meet for a concluding session on March 27, 2013.
- Yönetim kurulu üyeleri, 27 Mart 2013 tarihinde bir sonuç oturumu için bir araya gelecek.
Tom was utterly disappointed.
- Tom son derece hayal kırıklığına uğradı.
He was utterly perplexed.
- O son derece şaşırmıştı.
Monica Sone was a Japanese-American writer.
- Monica Sone, Japon asıllı Amerikalı bir yazardı.
I heard there were many double suicides in Sonezaki.
- Sonezaki'de birçok çift intihar olduğunu duydum.
I don't feel well after drinking that water.
- Ben o suyu içtikten sonra, iyi hissetmiyorum.
Water will evaporate after it is boiled.
- Su kaynatıldıktan sonra buharlaşır.
We arrived about forty-five minutes after sunset.
- Gün batımından yaklaşık kırk beş dakika sonra vardık.
After sunset, a thin mist appeared over the field.
- Gün batımından sonra, alanın üzerinde ince bir sis belirdi.
The first minutes after a heart attack are crucial.
- Bir kalp krizinden sonra ilk dakikalar çok önemlidir.
Fish and meat are both nourishing, but the latter is more expensive than the former.
- Hem balık hem de et besleyici fakat sonraki öncekinden daha pahalı.
Love is above money. The latter can't give as much happiness as the former.
- Sevgi paranın üstündedir. Sonraki önceki kadar çok mutluluk veremez.
Sami learned he had terminal cancer.
- Sami son aşamada bir kanseri olduğunu öğrendi.
They fled the doomed company like rats deserting a sinking ship.
- Onlar sonu gelmiş şirketten, batan gemiyi terk eden fareler gibi kaçtılar.
Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
- Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
Tom is extremely thankful to Mary for her help.
- Tom Mary'ye onun yardımı için son derece minnettar.
Ken will grow into his brother's clothes by the end of the year.
- Ken yıl sonuna kadar erkek kardeşinin elbiselerine sığacaktır.
You will have guessed its meaning by the end of the chapter.
- Bölümün sonunda onun anlamını tahmin etmiş olacaksınız.
In the end the two families accepted their fate.
- Sonunda iki aile kaderini kabul etti.
What will happen in the eternal future that seems to have no purpose, but clearly just manifested by fate?
- Hiçbir amacı yokmuş gibi görünen ama var olmaktan başka bir kaderi olmadığı da açık olan bir sonsuzluktaki sonsuz gelecekte neler olacak?
The room looks different after I've changed the curtains.
- Perdeleri değiştirmemden sonra oda farklı görünüyor.
There needs to be a full stop at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
I'm working full time in a bookshop until the end of September.
- Eylül sonuna kadar bir kitapçıda tam gün çalışıyorum.
There needs to be a full stop at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
One should put a full stop at the end of the sentence.
- Biri cümlenin sonunda bir nokta koymalı.
Tom added a few finishing touches to the painting.
- Tom tabloya birkaç son rötuşları ekledi.
I'm adding the finishing touches now.
- Ben şimdi son rötuşları yapıyorum.
I'll come over after I finish the work.
- İşi bitirdikten sonra uğrayacağım.
A few minutes after he finished his work, he went to bed.
- İşini bitirdikten birkaç dakika sonra, o yatmaya gitti.
The outcome of the election is doubtful.
- Seçim sonuçları şüphelidir.
You must appropriately review the outcome of your bargain.
- Pazarlığının sonucunu uygun bir şekilde gözden geçirmelisin.
The latest issue of the magazine will come out next Monday.
- Derginin son basımı gelecek pazartesi yayınlanacak.
I hope this fine weather lasts till the weekend.
- Umarım bu güzel hava hafta sonuna kadar sürer.
Effort produces fine results.
- Çaba güzel sonuçlar üretir.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter..
Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
- Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.
Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
Tom oğullarını öldüren kaza için Mary'yi suçladı.
- Tom blamed Mary for the accident that killed their son.
O, oğullarının her birine para verdi.
- He gave money to each of his sons.
Orada duran çocuk benim oğlumdur.
- The boy standing over there is my son.
Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu
- His wife bore him two daughters and a son.
Onun oğlu ünlü bir piyanist oldu.
- His son became a famous pianist.
Benim bir oğlum ve bir de kızım var. Oğlum New York'ta ve kızım da Londra'da.
- I have a son and a daughter. My son is in New York, and my daughter is in London.
Küçük oğlum araba sürebiliyor.
- My little son can drive a car.
Oğlumuz savaşta öldü.
- Our son died during the war.
Tom bana bir erkek evlat gibi.
- Tom is like a son to me.
Bir erkek evlat babasına itaat etmeli.
- A son must obey his father.