Onun samimi olduğundan şüphem yok.
- I do not doubt that he is sincere.
Herhangi bir duygu, eğer samimi ise, istem dışıdır.
- Any emotion, if it is sincere, is involuntary.
Hiçbir şey samimiyetten daha önemli değildir.
- Nothing is more important than sincerity.
Samimiyetini sorguluyorum.
- I question your sincerity.
İlk başta, o çok içten görünüyordu.
- At first, he sounded very sincere.
O genellikle doğru sözlü ve içten ve bu sebeple onunla tanışanların güvenini kazanır.
- He is usually straightforward and sincere and thereby gains the confidence of those who meet him.
Dürüst bir kız arkadaşa ihtiyacım var.
- I need a sincere girlfriend.
Dalkavukluk yerine bize dürüst ve samimi tahmin ver!
- Instead of flattery, give us an honest and sincere estimate!
Hatamız için içtenlikle özür dileriz.
- We sincerely apologize for our error.
İçtenlikle umuyorum ki yakında hastalığından iyileşeceksin.
- I sincerely hope that you will soon recover from your illness.
Tom mutlak bir dürüstlük insanıdır.
- Tom is a man of absolute sincerity.
Sana yürekten bir özür borçluyum.
- I owe you a sincere apology.
Ben içtenlikle ummuyorum.
- I sincerely hope not.
Ben içtenlikle özür diliyorum.
- I sincerely apologize.
İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum.
- I sincerely, truly believe that.
Tom gerçekten samimi görünüyordu.
- Tom seemed really sincere.
O genellikle doğru sözlü ve içten ve bu sebeple onunla tanışanların güvenini kazanır.
- He is usually straightforward and sincere and thereby gains the confidence of those who meet him.
I sincerely hope they make it home safely.
Fred.