Yalın bir İngilizce ile konuşma yaptı.
- He made a speech in plain English.
Basitçe gerçeği söylemek zorundayım.
- I simply have to tell the truth.
Lütfen onu daha basitçe açıklayın.
- Please explain it more simply.
Lütfen onu daha sade bir şekilde açıklar mısın?
- Would you please explain it more simply?
Geçen gün onun bize söylediğinin tamamen bir anlamı yok, değil mi?
- What he told us the other day simply doesn't make sense, does it?
Şunu kabul edelim ki bu cümle tamamen kötü.
- Let's face it: this sentence is simply bad.
Hastalar çoğunlukla sadece hastalıklarına boyun eğdikleri için ölürler.
- Patients often die simply because they yield to their diseases.
Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
- This is why Tatoeba is multilingual. But not that kind of multilingual. Not the kind where languages are simply being paired up together, and where some pairs are left behind.
O, düz mavi bir elbise giydi.
- She wore a plain blue dress.
Düz İngilizce ile yazmaya çalış.
- Try to write in plain English.
O, partide o kadar komikti ki gerçekten gülmeme engel olamadım.
- He was so funny at the party that I simply couldn't restrain my laughter.
Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
- This is why Tatoeba is multilingual. But not that kind of multilingual. Not the kind where languages are simply being paired up together, and where some pairs are left behind.
O her zaman çok sade şekilde giyinir.
- She always dresses very simply.
Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım.
- I'm just a plain office worker.
Sadece beyaz kağıt yeterli.
- Plain white paper will do.
Nehir düzlükte menderesler çiziyor.
- The river meanders across the plain.
Açıkçası, yapmak istediğim her şeyi yapmak için zamanım yoktu.
- I simply haven't the time to do everything I want to do.
Üzgünüm ama bu, açıkçası olanaksızdır.
- I'm sorry, but that is simply impossible.
I plain forgot.
That was a simply wonderful dessert.
Simply, he just fired you.
I was simply asking a question.
... simply don't arise that's a very interesting believe that research ...
... contrary is simply not accurate. ...