Telleri ayırmak zorunda kalacağız.
- We'll have to separate the wires.
Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır.
- The English Channel separates England and France.
Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli.
- This is important enough for separate treatment.
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
- We'd like separate checks.
Dil kültürden ayrılmaz.
- You can't separate language from culture.
Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
- Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
- They want to separate after 40 years of marriage.
Biz ayrılmak istemiyoruz.
- We don't want to be separated.
Tom ve Mary farklı devletlerde yaşıyorlar.
- Tom and Mary live in separate states.
Onlar farklı odalardalar.
- They're in separate rooms.
Guangdong'u Guangxi'den ne ayırıyor?
- What separates Guangdong from Guangxi?
Dili kültürden ayıramazsınız.
- You can't separate language from culture.
İrlanda ve İngiltere denizle ayrılmıştır.
- Ireland and England are separated by sea.
Şehir zengin ve yoksul olarak ayrılmış.
- The city is separated into rich and poor.
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir.
- It is not always easy to separate right from wrong.
Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.
- The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.
Separate the articles from the headings.
I try to keep my personal life separate from work.
... Africa separates from South America. ...