He advocated reduction of taxes.
- O, vergilerin azaltılmasını savundu.
He advocated State Capitalism over Market Capitalism.
- O, Pazar Kapitalizmine karşı Devlet Kapitalizmini savundu.
He defended himself tooth and nail.
- Var gücüyle kendisini savundu.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
He advocated the reduction of taxes.
- Vergilerin azaltılmasını savundu.
He advocates a revision of the rules.
- Kuralların bir revizyonunu savunuyor.
Tom was defending himself.
- Tom kendini savunuyordu.
I was defending myself.
- Kendimi savunuyordum.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
Paris did her best to defend her liberties.
- Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.