Tom struggled with his assailant and managed to escape.
- Tom saldırganla mücadele etti ve kaçmayı başardı.
Sami couldn't run away from his assailants.
- Sami saldırganlarından kaçamadı.
He assumed an aggressive attitude toward me.
- Bana karşı saldırgan bir tavır takındı.
Tom is extremely aggressive.
- Tom son derece saldırgan.
That's an offensive question.
- O saldırgan bir soru.
We should avoid writing sentences that are disrespectful, offensive or hateful.
- Saygısız, saldırgan ve nefret dolu cümleler yazmaktan kaçınmamız gerekir.
Tom was clearly the aggressor.
- Tom açıkça saldırgandı.
They resisted the invaders.
- Saldırganlara direndiler.
The attackers were led by John Brown.
- Saldırganlar John Brown tarafından yönlendirilmiştir.
We don't know who the attacker was.
- Saldırganın kim olduğunu bilmiyoruz.
Watch out! This monkey is vicious.
- Dikkat et! Bu maymun saldırgan.
I can't believe you think I'm pushy.
- Benim saldırgan olduğumu düşündüğüne inanamıyorum.
You need to stop being so pushy.
- O kadar saldırgan olmaktan vazgeçmelisiniz.