You don't have to hide.
- Saklamak zorunda değilsin.
Tom doesn't have to hide his feelings from Mary.
- Tom hislerini Mary'den saklamak zorunda değildir.
This safe is for keeping valuables.
- Bu kasa değerli eşyaları saklamak içindir.
I have to keep it a secret.
- Onu bir sır olarak saklamak zorundayım.
Is it really necessary to save these letters?
- Bu mektupları saklamak gerçekten gerekli mi?
I wanted to save this for a special occasion.
- Bunu özel bir durum içim saklamak istedim.
Mrs. Thompson wants to conceal the fact that she is a millionaire.
- Bayan Thompson milyoner olduğu gerçeğini saklamak istiyor.
We have to keep it a secret.
- Onu bir sır olarak saklamak zorundayız.
It's hard to keep a secret from Tom.
- Tom'dan sır saklamak zordur.
I'd like to put my belongings away.
- Özel eşyalarımı saklamak istiyorum.
Keep the money in a safe place.
- Parayı güvenli bir yerde saklayın.
I promised him to keep it secret.
- Onu sır olarak saklamak için ona söz verdim.
Please hide the blueberry jam where Takako can't see it.
- Lütfen yabanmersini kavanozunu Takako'nun göremeyeceği bir yere sakla.
The boy hid behind the door.
- Çocuk, kapının arkasına saklandı.
I wanted to save this for a special occasion.
- Bunu özel bir durum içim saklamak istedim.
Burn the candles, use the nice sheets, wear the fancy lingerie. Don't save it for a special occasion. Today is special.
- Mumlar yakın, güzel çarşaflar kullanın, fantezi iç çamaşırı giyin. Özel bir gün için saklamayın. Bugün özeldir.
I'm not going to tell you because you're not good at keeping secrets.
- Sır saklamada iyi olmadığın için sana söylemeyeceğim.
This safe is for keeping valuables.
- Bu kasa değerli eşyaları saklamak içindir.
Tom was hiding behind the door.
- Tom kapının arkasında saklanıyordu.
Hiding from the police, Dima spent the night in a dumpster.
- Polisten saklandığı için, Dima geceyi bir çöplükte geçirdi.
Please hide the blueberry jam where Takako can't see it.
- Lütfen yabanmersini kavanozunu Takako'nun göremeyeceği bir yere sakla.
I've got nothing to hide.
- Saklayacak bir şeyim yok.
Fadil stashed the weapons in the car.
- Fadıl silahları arabada sakladı.
Tom ate all the food I had stashed.
- Tom sakladığım bütün yemeği yedi.
Tom thought where he put his gold coins was the perfect hiding place. However, he was wrong.
- Tom altın paralarını koyduğu yerin mükemmel saklama yeri olduğunu düşünüyordu. Fakat, yanılıyordu.
I wonder if my mother is hiding something from me. She called me a son of a bitch today.
- Annemin benden bir şey saklayıp saklamadığını merak ediyorum. Bugün beni orospu çocuğu diye çağırdı.
Mrs. Thompson wants to conceal the fact that she is a millionaire.
- Bayan Thompson milyoner olduğu gerçeğini saklamak istiyor.