Do you think animals have souls?
- Sizce hayvanların ruhu var mıdır?
Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another.
- Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.
Mary felt as if a ghost or spirit had touched her back.
- Mary bir hayalet ya da ruhu sırtına dokunmuş gibi hissetti.
I'll be with you in spirit.
- Ben ruhen sizinle birlikte olacağım.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
Do you believe in spirits?
- Ruhlara inanıyor musun?
The talisman he's wearing is supposed to ward off evil spirits.
- Onun taktığı tılsım kötü ruhları uzaklaştırması gerekiyor.
Dan was worried about Linda's state of mind.
- Dan, Linda'nın ruhsal durumu hakkında endişeliydi.
This is a dangerous state of mind for a man to be in.
- Bu, içinde bulunacak bir adam için tehlikeli bir ruh halidir.
Reality and irreality are both important for one's psyche.
- Gerçeklik ve gerçek dışılık, kişinin ruhu için önemlidir.
Are Tom and Mary licensed psychologists?
- Tom ve Mary ruhsatlı psikolog mu?
Reality and irreality are both important for one's psyche.
- Gerçeklik ve gerçek dışılık, kişinin ruhu için önemlidir.
Judging from his expression, he's in a bad mood.
- Onun ifadesine bakılırsa, o kötü bir ruh hali içinde.
Are Tom and Mary licensed psychologists?
- Tom ve Mary ruhsatlı psikolog mu?
His illness was mainly psychological.
- Onun hastalığı aslında ruhsaldı.
She may well refuse to speak to you because she's in a very bad mood.
- O, kötü bir ruh hali içerisinde olması dolayısıyla seninle konuşmayı reddedebilir.
She may well refuse to speak to you because she's in a very bad mood.
- O seninle konuşmayı reddedebilir çünkü o çok kötü bir ruh hali içinde.
He is in good temper.
- O, iyi bir ruh hali içinde.
Tom has a bad temper.
- Tom'un kötü bir ruh hali var.
This is a dangerous state of mind for a man to be in.
- Bu, içinde bulunacak bir adam için tehlikeli bir ruh halidir.
Tom says Mary is his soul mate and that they were made for each other.
- Tom Mary'nin ruh eşi olduğunu ve birbirleri için yaratıldıklarını söylüyor.
For all their serious wounds, all of them were in good spirits.
- Ciddi yaralarına rağmen onların hepsi iyi ruh hali içindeydi.
Tom expected Mary to be in good spirits.
- Thomas Mary'nin iyi ruh hali içinde olmasını bekledi.
Thank you for being concerned about my mental health.
- Ruh sağlığımla ilgilendiğiniz için size teşekkür ederim.
Mental health is as important as physical health.
- Ruh sağlığı, vücut sağlığı kadar önemlidir.
He was in good spirits.
- O iyi bir ruh hali içerisindeydi.
For all their serious wounds, all of them were in good spirits.
- Ciddi yaralarına rağmen onların hepsi iyi ruh hali içindeydi.
What should be done if we want to find our soul mate?
- Ruh ikizimizi bulmak istersek ne yapılmalı?
Tom and I are soulmates.
- Tom ve ben ruh eşiyiz.
The evil spirit was driven away from the house.
- Kötü ruh evden kovuldu.
Sami's body was possessed by some evil spirit.
- Sami'nin bedeni birtakım kötü ruhlar tarafından ele geçirilmişti.