Bunun gülünç olduğunu düşündüğünü biliyorum.
- I know you think this is ridiculous.
Kendimi Breaking Bad'in sonunun gülünç bir şekilde aceleye getirildiğini düşünmekten alıkoyamıyorum - yine de çok güzel bir dizi ama daha iyi olabilirdi.
- I can't help but feel like the ending of Breaking Bad was ridiculously rushed, still an amazing show but it could've been better.
Kendini sınıf arkadaşlarının alayına maruz bıraktı.
- He exposed himself to the ridicule of his classmates.
Bunu yaparsan kendini alay konusu edersin.
- If you do that, you're going to subject yourself to ridicule.
Kamusal alanda onunla dalga geçmek iyi değil.
- It is not good to ridicule him in public.
O ne saçma bir fikir!
- What a ridiculous opinion that is!
Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
- It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
Muhtemelen komik görünüyorum.
- I probably sound ridiculous.
Ne komik bir karşılaştırma!
- What a ridiculous comparison!
Tom fikrimle alay etti.
- Tom ridiculed my idea.
O benim fikrimle alay etti.
- He ridiculed my idea.
Adam's hair is ridiculous.
... And she asks, what's the most ridiculous rumor you've ...
... DAVID BECKHAM: Her wardrobe is ridiculous already. ...