تعريف repairs في الإنجليزية التركية القاموس.
- {i} tamirat
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
- Just do the essential repairs, please.
- (isim) tamirat
- tamir etme
- repair
- tamir
Bu ayakkabıları tamir edebilir misin?
- Can you repair these shoes?
Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
- repair
- onarım
Dizinin onarımından sonra, o ağrı olmadan yürüyebiliyordu.
- After his knee repair, he could walk without pain.
Evimin büyük onarımlara ihtiyacı var.
- My house needs major repairs.
- repair
- tamirat
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
- Just do the essential repairs, please.
- repair
- onarmak
Çamaşır makinesini onarmak mümkün müdür?
- Is it possible to repair the washing machine?
Mary büyüyen bir erkek fatmaydı ve arabaları ve traktörleri onarmaktan hoşlanıyordu.
- Mary was a tomboy growing up and liked to repair cars and tractors.
- repair
- tamir etmek
Onlar arabalarını tamir etmek zorundalar.
- They have to repair their car.
Arabayı tamir etmek çok paraya maloldu.
- It cost a lot of money to repair the car.
- repairs and utilities
- (Askeri) FENNİ SIHHİ TESİSLER VE TAMİR PARÇALARI: Binaların, yapıların, arazinin, fenni ve sıhhi tesislerin ve diğer gayrimenkullerin onarımı, restorasyonu ve bakımı, bunlara ait yangından koruma tedbirleri, bu gibi mevcut tesislerde yapılacak değişiklikler, ilaveler veya genişletmeler, fenni ve sıhhi tesislerin faal halde tutulması, haşerata, kemirici hayvanlara ve diğer zararlı şeylere karşı alınacak tedbirlerle ilgili çalışmalar
- repairs parts list
- (Askeri) YEDEK PARÇA LİSTESİ, TAMİR PARÇALARI LİSTESİ: Belirli miktardaki nihai maddenin belirli bir süre bakımı için gerekli onarım parçaları, alet ve teçhizat toplam miktarını gösteren, yetkili makamlarca onaylanmış liste
- reasonable cost of repairs
- (Ticaret) makul onarım masrafı
- repair
- {f} tamir et
O benim evin kırık penceresini tamir etti.
- He repaired the broken window of my house.
Ben yeni dokuma tezgahımı denedikten sonra, yatağımı yaptım ve kahve değirmenini tamir ettim.
- After I tried out my new loom, I made my bed and repaired the coffee grinder.
- repair
- {i} hal
- repair
- {f} gitmek
- repair
- düzeltmek
- repair
- tamir yapmak
- repair
- yapmak
Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.
- This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one.
Tamir için ödeme yapmak zorunda kalacaksın.
- You're going to have to pay for the repair.
- repair
- {f} yamamak
- repair
- (hatayı) düzeltmek
- repair
- {f} telâfi etmek
- repair
- {f} gidermek
- repair
- {f} zararını ödemek
- Repair
- tamiri
- one who installs and repairs tiles
- tek ve onarım fayans yükler
- repair
- {i} durum
- repair
- {f} çekilmek
- repair
- {i} barınak
- repair
- {i} sığınak
- repair
- şifa verme
- repair
- onarm
- annual repairs
- yıllık onarımlar
- annual repairs
- senelik tamiratlar
- are repairs included in the guarantee
- garanti tamiratı kapsıyor mu
- are the repairs covered by my insurance
- sigortam tamiratı kapsıyor mu
- crash repairs
- karoser tamiratı
- crash repairs
- İng. karoser tamiratı
- do you do repairs
- tamir yapıyor musunuz
- how much will the repairs cost, approximately
- tamirat ücreti ortalama ne kadar tutar
- major repairs
- esas onarımlar
- repair
- (Tıp) Tamir (etme)
- repair
- {i} tamir, onarma
- repair
- (Tekstil) rapor
- repair
- (Tıp) İyileştirme, şia verme
- repair
- repairmantamirci
- repair
- tam
Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
Saatimi tamir ettirdim.
- I had my watch repaired.
- repair
- (Nükleer Bilimler) tamirat/onarım
- repair
- {f} onar
Tamirci onarımın uzun sürmeyeceğini söyledi.
- The mechanic said the repair would not take long.
Evimin büyük onarımlara ihtiyacı var.
- My house needs major repairs.
- repair
- in good repair iyi hal
- repair
- repair shop tamirci dükkânı
- repair
- (Askeri) ONARMAK, TAMİR ETMEK: Belirli bir kusuru veya hizmete elverişsizlik durumunu gidermek suretiyle bir maddeyi hizmete elverişli duruma getirmek. Ayrıca bakınız: "overhaul", "rebuild"
- the repairs are not covered by the guarantee
- tamirat garanti kapsamında değil
- the repairs will take some time
- tamirat biraz zaman alır
- will you guarantee the repairs
- tamirat garantisi veriyor musunuz