The DVD player replaced the videotape player.
- DVD oynatıcı, video kaset oynatıcının yerini aldı.
He got a new CD player yesterday.
- O dün yeni bir CD oynatıcı aldı.
It is dangerous for children to play in the street.
- Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
Certainly, I like playing cards.
- Kesinlikle,kart oynamayı severim.
I like playing football.
- Futbol oynamayı severim.
Tom doesn't know how to play poker.
- Tom nasıl poker oynayacağını bilmiyor.
She used to play poker with us.
- O, bizimle poker oynardı.
I'm feeling a little frisky.
- Kendimi biraz oynak hissediyorum.
You think you can toy with me, but I don't play games.
- Benimle oynayabileceğini düşünüyorsun ama ben oyun oynamam.
Don't toy with her affections.
- Onun duyguları ile oyun oynama.
Bill often plays with toys by himself.
- Bill genellikle tek başına oyuncakları ile oynar.
Don't play with that gun. It's not a toy.
- O silahla oynama, o bir oyuncak değil.