Leyla güzel bir şekilde giyindi.
 - Layla dressed nicely.
O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil.
 - That's not a very nicely asked question.
Onun güzelce çalıştığını düşündüm.
 - I thought it worked nicely.
Bu güzelce işe yaradı.
 - It has worked out nicely.
Tom Mary'ye çok iyi davranmadı
 - Tom didn't treat Mary very nicely.
Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.
 - Tom doesn't treat Mary very nicely.
Lütfen şimdi bana kibarca davran.
 - Please treat me nicely now.
Tom güzel giyinmişti.
 - Tom was nicely dressed.
Tom çok güzel giyinmiş.
 - Tom is dressed very nicely.
Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.
 - Tom doesn't treat Mary very nicely.
Tom Mary'ye çok iyi davranmadı
 - Tom didn't treat Mary very nicely.
Bob sevimli bir kişidir.
 - Bob is a nice person.
O,herkese karşı sevimlidir.
 - He's nice to everybody.
Romada hoş bir zaman geçiriyoruz.
 - We are having a nice time in Rome.
Bir kırmızı araba ve bir beyaz olanı gördüm.Kırmızı olan beyaz olandan daha hoş görünüyordu.
 - I saw a red car and a white one. The red one was nicer looking than the white one.
Ne güzel bir sürpriz!
 - What a nice surprise!
Havanın güzel olacağını umuyorum.
 - I hope it will be nice.
O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil.
 - That's not a very nicely asked question.
Leyla güzel bir şekilde giyindi.
 - Layla dressed nicely.
Neden sadece bana karşı şirinsin?
 - Why are you only nice to me?
Tom gerçekten şirin bir adamdı.
 - Tom was a really nice guy.
O aslında nazik bir insandır.
 - He is basically a nice man.
Bana güzel bir hediye verdiğiniz için çok naziktiniz.
 - It was very kind of you to give me a nice gift.
O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz.
 - He is very nice. He never speaks ill of others.
Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır.
 - One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.
Leyla çok hoş tatlı bir kadındı.
 - Layla was a very nice sweet woman.
O, tatlı genç bir adam oldu.
 - He became a nice young man.
Japonca öğretmenimiz bize karşı çok kibar.
 - Our Japanese teacher is very nice to us.
O, kibar genç bir adamla tanıştı.
 - He met a nice young man.
O gerçekten iyi bir kız.
 - She's a really nice girl.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
 - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Beni yolcu etmeye gelmeniz bir inceliktir.
 - It's nice of you to see me off.
He lookt askew with his mistrustfull eyes, / And nicely trode, as thornes lay in his way, / Or that the flore to shrinke he did auyse .
He dresses real nice.
What is a nice person like you doing in a place like this?.
The soup is nice and hot.
A third-term senator holds a nice level of seniority.
Fermat believed he had a nice proof of his theorem.
Why it should have attained such longevity is a nice question.