Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar.
- Small children like to be carried.
Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.
- She carried on talking in spite of the loud noise.
Ama onsuz devam ettik.
- But we carried on without him.
Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
- What is learned in the cradle is carried to the tomb.
Edo Döneminde bir samuray iki kılıç taşıdı.
- A samurai in the Edo era carried two swords.
Ben ilgili kalmaya çalışıyorum.
- I try to stay involved.
İlgili risklerin farkındayım.
- I'm aware of the risks involved.