Tom ayaklarını ıslatmaktan nefret eder.
 - Tom hates to get his feet wet.
Senin ayaklarını ıslatmaktan korkma.
 - Don't be afraid to get your feet wet.
Tom, masanın üstünü ıslak bir bez ile temizledi.
 - Tom cleaned the top of the table with a wet rag.
Zemin ıslak görünüyor.
 - The ground seems wet.
Komite on üyeden oluşmaktadır.
 - The committee is made up of ten members.
Amerika 50 eyaletten oluşmaktadır.
 - America is made up of 50 states.
Hava çok soğuk değildi, ama her zaman yağışlıydı.
 - It was not very cold, but it was always wet.
Seattle çok yağışlı bir iklime sahiptir.
 - Seattle has a very wet climate.
İyi ki kimse ıslanmadı.
 - Luckily nobody got wet.
Hiç kimse kendi ellerini ıslatmadan başkasının gözyaşlarını kurulayamaz.
 - No one can dry another's tears without wetting his own hands.