As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
He's quick in forming relationships with women.
- O, kadınlarla ilişki kurmada hızlıdır.
He argued for our forming the alliance with that nation.
- O, o ülke ile ittifak kurmamızı savundu.
Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
The University Administration decided to set up a branch campus in New York.
- Üniversite Yönetimi, New York'ta bir şube kampüs kurmaya karar verdi.
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
- Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
Tom wants me to come to Boston to help him set up a new business.
- Tom yeni bir iş kurmasına yardım etmem için Boston'a gelmemi istiyor.
Does anybody here know how to set up a web server?
- Buradaki herhangi biri bir web sunucusu kurmayı biliyor mu?
Setting limits is imperative.
- Sınırları kurmak şarttır.
Tom has just finished setting up.
- Tom az önce kurmayı bitirdi.
Traditionally, men were expected to take the lead in courtship.
- Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.
I haven't found a good place to pitch our tent yet.
- Henüz çadırımızı kurmak için iyi bir yer bulmadık.
It took us half an hour to set up the tent.
- Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
A fund was launched to set up a monument in memory of the dead man.
- Ölü bir adamın anısına bir anıt kurmak için bir fon başlatıldı.
What is the exchange rate for dollars now?
- Şimdi dolar için döviz kuru nedir?
I'd like to know the exact exchange rate for yen.
- Yen için tam döviz kurunu bilmek istiyorum.
Our ultimate goal is to establish world peace.
- Nihai amacımız dünya barışını kurmaktır.
We should do our utmost to establish world peace.
- Dünya barışını kurmak için elimizden geleni yapmalıyız.
If you flunk this exam, you'll have to repeat the course.
- Bu sınavda başarısız olursan, kursu tekrar etmek zorunda kalacaksın.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
A fund was launched to set up a monument in memory of the dead man.
- Ölü bir adamın anısına bir anıt kurmak için bir fon başlatıldı.
Let's establish some ground rules.
- Bazı temel kurallar belirleyelim.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
The new president wants to build up the army.
- Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
You aren't really going to get rid of your classic car, are you?
- Klasik arabandan gerçekten kurtulmayacaksın, değil mi?
Last year in the spring I attended a cooking class and learned how to bake bread.
- Geçen yıl baharda bir yemek kursuna katıldım ve ekmek nasıl pişirilir öğrendim.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
The education in that institute is simply pathetic.
- O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.
Our school was founded in 1990.
- Okulumuz 1990'da kuruldu.
The city was founded in 573.
- Şehir 573'te kuruldu.
As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
Layla was charged with conspiracy to commit murder.
- Leyla cinayet işlemek için komplo kurmakla suçlanıyordu.
Layla was charged with conspiracy for bank robbery.
- Layla banka soygunu için komplo kurmakla görevlendirildi.
The world's first parking meter was installed in Oklahoma City in 1935.
- Dünyanın ilk parkmetresi 1935 yılında Oklahoma'da kuruldu.
Full body scanners were installed at the airport.
- Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.
Full body scanners were installed at the airport.
- Havaalanına tam beden tarayıcıları kuruldu.
The man tried to install his own antenna.
- Adam kendi antenini kurmaya çalıştı.
A committee has been set up to investigate the problem.
- Sorunu araştırmak için bir komite kuruldu.
The leader should know where to set up the tent.
- Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.
He passed the law examination and set up a law office.
- Hukuk sınavını geçti ve bir hukuk bürosu kurdu.
The rescue party searched for the missing passengers.
- Kurtarma ekibi kayıp yolcuları aradı.
His second son married and settled down.
- Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.
The leader should know where to set up the tent.
- Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.
Bush put together a hard-working team.
- Bush çalışkan bir ekip kurdu.
Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki!
- Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
Disneyland was established in 1955.
- Disneyland 1955'te kuruldu.
They have enough capital to put up another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
- Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
2016 was declared the International Year of Pulses by the United Nations General Assembly.
- 2016 birleşmiş milletler genel kurulu tarafından uluslararası bakliyat yılı ilan edildi.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
Mary baked three dozen cookies for Tom's party.
- Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.
Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough.
- Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.
He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.
- Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.
If I had known before I courted, I never would have courted none.
- Kur yapmadan önce bilseydim hiç kur yapmazdım.
The graphic description of the victim's murder was too much for his mother, who ran out of the court in tears.
- Kurbanın katili tarafından yapılan çarpıcı betimleme, gözyaşları içinde mahkemeyi terk eden annesine çok ağır geldi.
He tried wooing her with love poems.
- O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.
It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.
- İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.
No man can know them, no hunter can shoot them, with powder and lead - Thoughts are free!
- Hiçbir insan onları bilemez, hiçbir avcı barut ve kurşunla onları vuramaz. - Düşünceler özgürdür!
The new president wants to build up the army.
- Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
She always wanted to start a family.
- O her zaman bir aile kurmak istedi.
Dan and Linda were ready to start a family.
- Dan ve Linda bir aile kurmak için hazırdı.
This is as good place to pitch our tent as any.
- Bu herhangi biri kadar çadırımızı kurmak için iyi bir yer.
Where did Tom want to pitch the tent?
- Tom çadırı nereye kurmak istedi?
They have enough capital to put up another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
In this corner of the room I'd like to put a house-plant.
- Odanın bu köşesinde bir sera kurmak isterim.
I hear it takes time to make friends with the English people.
- Duydum ki İngiliz insanlarla arkadaşlık kurmak zaman alıyor.
It took a long time and a lot of money to build this factory.
- Bu fabrikayı kurmak, uzun bir zamana ve bir sürü paraya mal oldu.