Ladies and gentlemen, please notify the people to stop contributing to global warming and use nature-friendly equipment.
- Bayanlar ve baylar, lütfen insanları küresel ısınmaya katkıda bulunmayı bırakmaları ve doğa dostu ekipmanlar kullanmaları için uyarın.
Don't use all the hot water.
- Sıcak suyun tümünü kullanma.
I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.
- Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum.
I haven't used French in a long time and I've forgotten a lot of words.
- Uzun süredir Fransızcayı kullanmadım ve birçok kelime unuttum.
I was too drunk to drive.
- Araba kullanmak için çok sarhoştum.
Do you like to drive?
- Araba kullanmayı sever misin?
Application developers decided to use a functional programming language.
- Uygulama geliştiricileri bir fonksiyonel programlama dili kullanmaya karar verdi.
They don't use chairs or tables.
- Onlar sandalye ya da masa kullanmazlar.
Don't use discover when you mean invent.
- İcat etmek demek istediğinde keşfetmeyi kullanma.
We have two unused rooms in our house.
- Evimizde kullanmadığımız iki oda var.
I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.
- Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum.
Is using fingers uncivilized?
- Parmakları kullanmak terbiyesizlik mi?
I told you to wear sunblock.
- Sana güneş kremi kullanmanı söyledim.
I told them to wear sunblock.
- Onlara güneş kremi kullanmalarını söyledim.
The handling of dynamite is dangerous.
- Dinamit kullanmak tehlikelidir.
He made good progress in handling this machine.
- O, bu makineyi kullanmada iyi ilerleme kaydetti.
I wish to exercise my right to remain silent.
- Sessiz kalma hakkımı kullanmak istiyorum.
Everyone should exercise their right to vote.
- Herkesin oy hakkını kullanması gerekir.
Tom gave up running for mayor after pleading guilty to drunken driving.
- Tom alkollü araba kullanma suçunu kabullendikten sonra Belediye Başkanlığı adaylığından çekildi.
Tom was sentenced to five days in jail and a year on probation for drunken driving.
- Tom alkollü araba kullanmaktan beş gün hapis ve bir yıl göz hapsine mahkûm edildi.
You don't have to use a dictionary when you read this book.
- Bu kitabı okurken sözlük kullanmak zorunda değilsin.
The knife was so dull that I couldn't cut the meat with it and I had to use my pocketknife.
- Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve benim çakımı kullanmak zorunda kaldım.
Only members of the club are entitled to use this room.
- Yalnızca kulüp üyeleri bu odayı kullanma hakkına sahiptir.
Harnessing the power of the tides could be very helpful to coastal communities.
- Gelgitin gücünü kullanmak kıyı topluluklarına çok yardımcı olabilir.
Alcohol abuse is a serious problem on campus.
- Alkolü kötüye kullanma kampüste ciddi bir sorundur.
That's an abuse of authority.
- Bu otoriteyi kötüye kullanmadır.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
He broke the machine by using it incorrectly.
- O, yanlış kullanarak makineyi bozdu.
I was too drunk to drive.
- Araba kullanmak için çok sarhoştum.
I never want to drive in Boston again.
- Boston'da bir daha araba kullanmak istemiyorum.
You used a condom for birth control, right?
- Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?
Na'vi language is used in Avatar.
- Na'vi dili Avatar'da kullanılır.
Compared with the old model, this is far easier to handle.
- Eski modelle karşılaştırıldığında bunu kullanmak çok daha kolaydır.
We have to take that chance.
- Biz o fırsatı kullanmak zorundayız.
Great care has been taken to use only the finest ingredients.
- Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir.
I wish to exercise my right to remain silent.
- Sessiz kalma hakkımı kullanmak istiyorum.
It is forbidden to smoke.
- Sigara kullanmak yasaktır.
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
- Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
I want you to utilize that object.
- O nesneyi kullanmanı istiyorum.
Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
- Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
That's the computer he used to write the article.
- O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.
That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
- O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
Many young people make use of their summer vacation to climb Mt. Fuji.
- Birçok genç insan yaz tatilini Fuji Dağına tırmanmak için kullanıyor.
The frail old man stubbornly refused to make use of a wheelchair.
- Çelimsiz yaşlı adam inatla bir tekerlekli sandalyeyi kullanmayı reddetti.
Uranium is used in the production of nuclear power.
- Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.
Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
- Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
- Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.
- Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.
Sami was wielding a knife.
- Sami bir bıçak kullanıyordu.
Do you know how to wield an épée?
- Epeyi nasıl kullanacağını biliyor musun?
Do you usually use a pick when you play the guitar?
- Gitar çaldığında bir mızrap kullanıyor musun?
Mary used her fork to play with the food on her plate.
- Mary çatalını tabağındaki yemekle oynamak için kullandı.
Are you planning on voting?
- Oy kullanmayı planlıyor musun?
I refrained from voting.
- Oy kullanmaktan kaçındım.
Using the horn at night should be avoided. At night, flash the headlights instead.
- Geceleri korna kullanmaktan kaçınılmalı. Gece onun yerine farları yak.
Tom doesn't have enough experience to operate a train.
- Tom bir treni kullanmak için yeterli deneyime sahip değildir.
Of course, a license is needed to operate a crane.
- Elbette, vinç kullanmak için bir lisans gerekli.
It is dangerous to ride a motorbike without a helmet.
- Kasksız motosiklet kullanmak tehlikelidir.
Don't misuse this product!
- Bu ürünü kötüye kullanma.