This car is spacious and practical.
- Bu araba geniş ve kullanışlı.
They're very practical.
- Onlar çok kullanışlılar.
This is a handy little box.
- Bu kullanışlı küçük bir kutu.
Thanks indeed, handy this!
- Gerçekten teşekkürler, bu çok kullanışlı.
Not all of those books are useful.
- Bu kitapların hepsi kullanışlı değil.
He's nothing more than a useful idiot.
- O, kullanışlı bir aptaldan daha fazlası değil.
Cell phones are convenient, but I want them to be used responsibly.
- Cep telefonları kullanışlı, onların sorumlu kullanılmasını istiyorum.
This word-processor is very convenient.
- Bu kelime-işlemci çok kullanışlıdır.
By using Tatoeba one learns languages.
- Bir insan Tatoeba'yı kullanarak dil öğrenir.
I've quit using French with you.
- Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.
Na'vi language is used in Avatar.
- Na'vi dili Avatar'da kullanılır.
Uranium is used in the production of nuclear power.
- Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
- Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
- Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
I want you to utilize that object.
- O nesneyi kullanmanı istiyorum.
That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
- O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.
- Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
The frail old man stubbornly refused to make use of a wheelchair.
- Çelimsiz yaşlı adam inatla bir tekerlekli sandalyeyi kullanmayı reddetti.
Let's make use of our time wisely.
- Zamanımızı akıllıca kullanalım.
Na'vi language is used in Avatar.
- Na'vi dili Avatar'da kullanılır.
Windows is the most used operating system in the world.
- Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
- Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.
- Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.
Do you know how to wield an épée?
- Epeyi nasıl kullanacağını biliyor musun?
Sami was wielding a knife.
- Sami bir bıçak kullanıyordu.
Do you usually use a pick when you play the guitar?
- Gitar çaldığında bir mızrap kullanıyor musun?
Most of the online users I play poker with have been newbies.
- Poker oynadığım çevrimiçi kullanıcıların çoğu yeniler.