It will probably snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
He claimed his share of the profits.
- Kar payını talep etti.
Let's agree to share in the profits.
- Karı paylaşmada anlaşalım.
It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
- Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
He looked for a profitable investment for his capital.
- Sermayesi için karlı bir yatırım arıyordu.
He advocated State Capitalism over Market Capitalism.
- O, Pazar Kapitalizmine karşı Devlet Kapitalizmini savundu.
Perry decided to gain information from Drake.
- Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.
A small gain is better than a great loss.
- Zararın neresinden dönersek kârdır.
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
- Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.
My wife catches colds easily.
- Karım çok çabuk soğuk kapar.
I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
- Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
This bacteria is resistant to every available antibiotic.
- Bu bakteri mevcut tüm antibiyotiklere karşı dirençli.
The bus service won't be available until the snow has melted.
- Kar eriyinceye kadar otobüs servisi mevcut olmayacak.
My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
My sister likes melons and so do I.
- Kız kardeşim kavun sever ve ben de.
Mary likes watermelons more than melons.
- Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.
The government decided to impose a special tax on very high incomes.
- Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
You cannot mix oil and water.
- Yağ ve suyu karıştıramazsın.
You can't mix oil and water.
- Yağ ve suyu karıştıramazsın.
He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
You must not yield to temptation.
- Günaha karşı boyun eğmemelisin.
This product brought us a large margin.
- Bu ürün bize büyük bir kar getirdi.
This company's profit margin is very big.
- Bu şirketin kar marjı çok büyük.
I always wear boots when it rains or snows.
- Yağmur ya da kar yağdığında her zaman botlarımı giyerim.
Tom's boots sank deep into the snow.
- Tom'un botları karın derinliklerine battı.
I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow.
- Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.
AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
- AIDS sadece her birey buna karşı harekete geçmeye karar verirse durdurulabilir.
I am not accountable to you for my actions.
- Yaptıklarımdan size karşı sorumlu değilim.
Try to take account of everything before you make a decision.
- Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.
The bank has raised its dividend by 20%.
- Banka, kar payını % 20 oranında yükseltti.
Tom's snowmobile is broken.
- Tom'un kar arabası kırık.
He bought himself a snowmobile.
- O kendine bir kar arabası satın aldı.
My grandfather has snowy white hair.
- Büyükbabamın kar beyazı saçı var.
A heavy snowstorm kept us from going out.
- Yoğun bir kar fırtınası dışarı çıkmamızı engelledi.
Driving through that snowstorm was a nightmare.
- O kar fırtınasında araba sürmek bir kabustu.
We'll never find Tom in this blizzard.
- Bu kar fırtınasında Tom'u asla bulamayacağız.
The Great Blizzard of 1888 was one of the most severe blizzards in the history of the United States.
- 1888'deki Büyük Kar Fırtınası, Birleşik Devletler tarihinin en ağır kar fırtınalarından biriydi.
Every snowflake is unique.
- Her kar taneciği benzersizdir.
The first snowplows were drawn by horses.
- İlk kar temizleme aracı atlar tarafından çekildi.
The snowplow cleared the snow from the street.
- Kar temizleme aracı caddeden karı temizledi.
Tom had a share in the profits.
- Tom'un kar payı vardı.
He claimed his share of the profits.
- Kar payını talep etti.
He has done this for profit.
- O, kar etmek için bunu yaptı.
It stopped snowing an hour ago.
- Bir saat önce kar yağışı durdu.
It has finally stopped snowing and has warmed up.
- Sonunda kar yağışı durdu ve hava ısındı.
She made a paper snowflake.
- O, kağıttan bir iri kar tanesi yaptı.
The 2014 Sochi Winter Olympics official mascots are The Polar Bear, The Hare, The Leopard and two aliens called The Snowflake and The Ray of Light.
- 2014 Sochi Kış Olimpiyatlarının resmi maskotları Kutup Ayısı, Tavşan, Leopar ve Kar Tanesi ve Işık Demeti adlarındaki iki uzaylıdır.
The heavy snowfall prevented our train from leaving on time.
- Yoğun kar yağışı trenimizin zamanında kalkmasını önledi.
This is the heaviest snowfall we have ever had.
- Bu şu ana kadar gördüğümüz en yoğun kar yağışı.
You can stay here till the snow stops.
- Kar yağışı durana kadar, burada kalabilirsiniz.
It began to snow heavily as I got off the train.
- Ben trenden inerken yoğun kar yağışı başladı.