kalanlar

listen to the pronunciation of kalanlar
التركية - الإنجليزية
remains
leavings
leftovers

You had better throw away leftovers. - Kalanları atsan iyi olur.

Those are the leftovers from lunch. - Şunlar öğle yemeğinden kalanlar.

rest

You can have the rest. - Kalanları alabilirsiniz.

All of us try to be what none of us couldn't be except when some of us were what the rest of us desired. - Bazılarımız geriye kalanlarımızın arzu ettikleri şey oldukları zaman hariç, hepimiz hiçbirimizin olamadığını olmaya çalışırız.

kalan
rest

Please, remember those words for the rest of your life. - Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.

I put the rest of your clothes in the laundry. - Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.

kalan
residual

Now clean up any residual dust. - Şimdi kalan tozu temizleyin

kalan
left

There is little wine left. - Kalan biraz şarap var.

If there is any left, give me some. - Kalan varsa, bana biraz ver.

kalan
over

The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world. - Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.

There was a lot of food left over from the party. - Partiden arta kalan birçok yemek vardı.

kalan
vestigial
kalan
remaining

There were few students remaining in the classroom. - Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.

Would you please send the remaining five units right away? - Lütfen kalan beş üniteyi hemen gönderir misiniz?

kalan
balance
kalan
{i} leftover

Those are the leftovers from lunch. - Şunlar öğle yemeğinden kalanlar.

Tom ate the leftover pizza for breakfast. - Tom kahvaltı için kalan pizayı yedi.

kalan
left behind
kalan
remanent
kalan
surviving

Five hundred soldiers were sent to the city, with less than half of them surviving. - Onların yarısından daha az sağ kalanı ile beş yüz asker şehre gönderildi.

The surviving refugees longed for freedom. - Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.

kalan
the remainder

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

kalan
residuary
kalan
(Matematik) difference
kalan
remainder

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

kalan
from left
arkada kalanlar
those left behind (by one who has died or departed)
kalan
rump
kalan
residue
kalan
(Matematik) difference
kalan
remaining, residual; the remainder, residue; rest
kalan
arrears
kalan
residuum
kalan
the person who is left; the remainder, that which remains
kalan
balance , remainder
kalan
(Matematik) remainder
kalan
(someone, something) who/which remains, remaining
sağ kalanlar
the survivors
sonlu kalanlar denklemi
(Matematik,Teknik) finite difference equation
sonlu kalanlar eşitliği
finite difference equation
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف kalanlar في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

kalan
The sea otter
التركية - التركية