Afganistan'ın başkenti Kabil'dir.
- Kabul is the capital of Afghanistan.
Kabil Afganistan'ın başkentidir.
- Kabul is Afghanistan's capital city.
Admission to students only.
- Sadece öğrenciler kabul edilir.
She made out the application for admission.
- Kabul için başvuru yaptı.
Tom gave an acceptance speech.
- Tom bir kabul konuşması yaptı.
Those customs found acceptance there.
- O gelenekler orada kabul görmüştür.
The plan has been agreed to in advance.
- Plan peşinen kabul edildi.
President Roosevelt agreed to help.
- Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.
I accepted her invitation.
- Onun davetini kabul ettim.
Do you accept credit cards?
- Kredi kartlarını kabul ediyor musunuz?
An agreement acceptable to all parties was finally reached.
- Tüm partiler için kabul edilebilir bir anlaşmaya sonunda ulaşıldı.
We had to agree to total confidentiality and sign a non-disclosure agreement.
- Toplam gizliliği kabul etmek ve bir gizlilik sözleşmesi imzalamak zorundaydık.
I accepted her invitation.
- Onun davetini kabul ettim.
In brief, you should have accepted the responsibility.
- Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
I persuaded him into accepting the offer.
- Öneriyi kabul etmesi için onu ikna ettim.
Thanks for accepting my friend request on Facebook.
- Facebookdaki arkadaşlık isteğini kabul ettiğin için teşekkür ederim.
He acknowledged my presence with a nod.
- O, bir baş selamı ile varlığımı kabul etti.
She acknowledged her mistake.
- O, hatasını kabul etti.
All right. I'll accept your offer.
- Tamam, önerinizi kabul edeceğim.
There were beautiful flowers on the reception desk.
- Kabul masasında güzel çiçekler vardı.
He circulated from table to table at the reception.
- Kabulde masadan masaya dolaştı.
We agreed that something must be done.
- Biz bir şey yapılması gerektiğini kabul ettik.
Tom refused to admit that what he'd done was wrong.
- Tom yaptığı şeyin yanlış olduğunu kabul etmeyi reddetti.
I also use this study for receiving guests.
- Bu çalışma odasını misafirleri kabul etmek için de kullanırım.
The treaty was approved.
- Antlaşma kabul edildi.
The team approved his proposal.
- Takım onun önerisini kabul etti.
Tom gave Mary a thumbs up.
- Tom Mary'yi kabul etti.