Tarafsızlık bile taraflıdır.
 - Even impartiality is partial.
Oyun sadece taraflı bir başarıydı.
 - The play was only a partial success.
Çikolatalı keke düşkündür.
 - She is partial to chocolate cake.
Ann çilolataya düşkün.
 - Ann is partial to chocolate.
Bir ses kendi içinde bir cok doğuşkan barındırır, başka bir deyişle bir ses alt ve üst doğuşkanların birleşiminden oluşur.
O, tatlılara meyillidir.
 - She is partial to sweets.