Her halükarda, gideceğiz.
- In any case, we'll go.
Her halükârda o senin ağabeyin.
- In any case, he's your big brother.
Her halukârda endişelenmene gerek yok.
- In any case, you don't need to worry.
Her halukarda, bu işi yarına kadar bitirmek zorundayım.
- In any case, I must finish this work by tomorrow.
Her durumda, ben zaten tamamen size affettim.
- In any case, I've already entirely forgiven you.
Ne olursa olsun düşüncemi değiştirmeyeceğim.
- In any case, I won't change my mind.
Ne olursa olsun, makaleyi yazmayı bitirdim.
- In any case, I've finished writing the article.
Onun gelme ihtimaline karşı hazır olsan iyi olur.
- You had better be ready in case he comes.
Yağmur yağma ihtimaline karşı ceketini al.
- Take your coat in case it rains.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
- You'll have to take his place in case he can't come.
Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.
- I locked the door, in case someone tried to get in.
Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.
- I'll leave my number in case you want to call me.
Yangın durumunda, 119'u çevir.
- In case of fire, dial 119.
Yangın durumunda, çanı çal.
- In case of fire, ring the bell.
They've only been married a very few weeks, whether or not.
In case of emergency, break glass.
... media in any case. ...