I find it boring everything I do not fall in love with.
- Aşık olmadığım herşeyi sıkıcı buluyorum.
Tell Tom everything's fine.
- Tom'a herşeyin yolunda olduğunu söyle.
Some people believe that Japan is No.1 in everything.
- Bazı insanlar Japonya'nın her şeyde 1 numara olduğuna inanıyor.
Don't worry, everything will be OK.
- Üzülmeyin, her şey düzelecek.
This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!
- Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.
You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great.
- Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.
All that glitters is not gold.
- Parlayan her şey altın değildir.
One will be judged by one's appearance first of all.
- Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.
Only God is omnipotent.
- Sadece Tanrı her şeye gücü yetendir.
Jane Goodall discovered that chimpanzees are omnivorous, not vegetarian.
- Jane Goodall şempanzelerin her şeyi yediklerini, vejetaryen olmadıklarını keşfetti.