She sighed with disappointment at the news.
- Haberle ilgili hayal kırıklığından dolayı iç çekti.
The concert was a big disappointment.
- Konser büyük bir hayal kırıklığıydı.
My mother was disappointed by my failure.
- Hatamdan dolayı annem hayal kırıklığına uğradı.
I am disillusioned with you.
- Seninle hayal kırıklığı duyuyorum.
Don't be disillusioned.
- Hayal kırıklığına uğrama.
The party was a bit of a letdown.
- Parti biraz hayal kırıklığıydı.
It was such a letdown.
- Böylesine bir hayal kırıklığıydı.