Yarım düzine yumurta aldım.
- Ich habe ein halbes Dutzend Eier gekauft.
Romanesk tarzı yarımküre şeklindeki tonozlar, sütunlar, kemerli pencereler,geniş düz yüzeyler,kalın,savunmaya uygun duvarlar ve masif bloklu şekillerle karakterize edilir.
- Den romanischen Baustil kennzeichnen halbkugelförmige Gewölbe, Stützpfeiler, Rundbogenfenster, große ebene Flächen, dicke, zu Verteidungszwecken geeignete Mauern und massive blockartige Formen.
Sabahları altı buçukta kalkıyorlar.
- Sie stehen morgens um halb sieben auf.
Dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum. Saat altı buçukta.
- Ich möchte einen Tisch für vier Personen reservieren. Um halb sieben.
Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
- It took me an hour and a half to get there by car.
Tom Mary'nin arabasının torpido gözünde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
- Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
- Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
Tom sekiz buçuk yıl önce ailesiyle birlikte Japonya'ya geldi.
- Tom came to Japan eight and a half years ago with his parents.
Lütfen yarım saat bekle.
- Please wait half an hour.
İşini yarıda bırakma.
- Don't leave your work half done.
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
- He began his meal by drinking half a glass of ale.
Yarım düzine yumurta aldım.
- I bought half a dozen eggs.
Tom kağıt parçasını yarı yarıya katladı.
- Tom folded the piece of paper in half.
Bu kitabın fiyatı yarı yarıya düşürüldü.
- The price of this book has been reduced by half.
Tom sadece kısmen şaka yapıyordu.
- Tom was only half joking.
Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir.
- This car can deactivate half of its engine's cylinders.
A lie can travel halfway around the world while the truth is putting on its shoes.
- Eine Lüge kann um die halbe Welt reisen, während die Wahrheit noch ihre Schuhe anzieht.
Don't give up halfway.
- Gib nicht auf halbem Wege auf!
It's almost half past eleven.
- Es ist fast halb zwölf.
Breakfast is at half past nine.
- Um halb zehn gibt es Frühstück.
Silicon is a semiconductor.
- Silizium ist ein Halbleiter.
A module is said to be semisimple if it is the sum of simple submodules.
- Ein Modul heißt halbeinfach, wenn er die Summe einfacher Untermoduln ist.