Tom kişisel eşyalarının hepsini sattı.
- Tom sold all of his belongings.
Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?
- Are these all your belongings?
Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.
- They are all my personal belongings.
Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?
- Are these all your belongings?
Tom tüm varlıklarını kaybetti.
- Tom lost all his belongings.
Kim özel eşyalarını toplantı odasında bıraktı?
- Who left their belongings in the meeting room?
O onun gitmesini ve tüm özel eşyalarını almasını istedi.
- She asked him to leave and take all his belongings.
Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.
- They are all my personal belongings.
Brian eşyalarını geride bıraktı.
- Brian left his belongings behind.
I'm sorry I didn't reply to you sooner.
- Es tut mir leid, dass ich dir nicht früher geantwortet habe.
I received an invitation from him, but didn't accept it.
- Ich habe seine Einladung erhalten, sie aber nicht angenommen.