Spain is the host country for the Olympics in 1992.
- Olimpiyatların ev sahibi ülkesi 1992'de İspanya'dır.
Our host offered us a drink.
- Ev sahibimiz bize bir içki önerdi.
I'm just a housewife.
- Ben sadece bir ev hanımıyım.
The worried housewife heard the telephone ring and quickly picked up the receiver.
- Endişeli ev hanımı telefonun zilini duydu ve hemen ahizeyi kaldırdı.
Tom was happy that his landlord lowered the rent.
- Tom onun ev sahibi kirayı düşürdüğü için mutlu oldu.
Why did my sixty-year-old landlord buy a trampoline?
- Altmış yaşındaki ev sahibim niye bir trambolin aldı?
I've got some chores to do.
- Yapacak bazı ev işlerim var.
I'm done with my chores.
- Ev işlerini bitirdim.
Tom is the host of a home improvement show.
- Tom bir ev geliştirme gösterisinin ev sahipliği yapmaktadır.
The Johnsons are very sociable people, who enjoy hosting parties often.
- Johnsonlar çok sosyal insanlardır, onlar partilere sık sık ev sahipliği yapmaktan hoşlanırlar.
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
- Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
The math homework proved to be easier than I had expected.
- Matematik ev ödevi beklediğimden daha kolay çıktı.
Dan's home phone was tapped by police.
- Dan'ın ev telefonuna polis tarafından kaçak hat çekildi.
What's your home phone number?
- Senin ev telefonu numaran nedir?
What's your home phone number?
- Senin ev telefonu numaran nedir?
My home phone number is, area code two-oh-one, one-two-three, four-five-six-seven.
- Ev telefonumun numarası, alan kodu iki sıfır bir, bir iki üç dört beş altı yedi.
Both boys and girls should take home economics.
- Hem erkekler hem de kızlar ev ekonomisi almalılar.
She's a homeowner, recently got married.
- O bir ev sahibi, son zamanlarda evlendi.
The angry homeowner wanted his house repainted.
- Kızgın ev sahibi evini yeniden boyatmak istedi.
1 am a hauswife.
Old homes, especially traditional Japanese ones, can be damp and unfriendly to modern life.
- Eski evler, özellikle geleneksel Japon olanlar, modern yapıya göre nemli ve soğuk olabilir.
Thousands lost their homes.
- Binlerce insan evlerini kaybettiler.
That architect builds very modern houses.
- O mimar çok modern evler inşa ediyor.
She doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
I'm excited for my housemate's birthday party tomorrow.
- Ev arkadaşımın doğum günü partisi yarın olduğu için heyecanlıyım.
I need someone to help me with housework.
- Ev işinde bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
Tom wishes he didn't have to help with the housework.
- Keşke Tom ev işine yardım etmek zorunda olmasa.
After all, you had homework to prepare.
- Ayrıca hazırlayacak ev ödevin vardı.
Tom doesn't know what the homework assignment is.
- Tom ev ödevinin ne olduğunu bilmiyor.
Tom asked Mary to help John with his homework assignment.
- Tom, Mary'nin ev ödevinde John'a yardım etmesini rica etti.