I could scarcely stand on my feet.
 - Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
These two are standing abreast.
 - Bu ikisi yan yana duruyor.
It rained for several days on end.
 - Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.
Let's wait for the rain to end!
 - Yağmurun durmasını bekleyelim!
These two are standing abreast.
 - Bu ikisi yan yana duruyor.
Someone is standing behind the wall.
 - Birisi duvarın arkasında duruyor.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
 - Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
 - Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
They were unanimous that the war should be brought to a halt.
 - Onlar savaşın durdurulması gerektiği konusunda aynı fikirdeydiler.
It was because of the storm that the trains were halted.
 - Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
Hold up, what do you think you're doing?
 - Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?
When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line.
 - Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.
He stalled the engine three times.
 - Üç kez motoru durdurdu.
Why are they stalling?
 - Onlar neden duruyorlar?
Yazılım şirketi ekonomik durgunluk sürecinde büyük başarısızlığa uğradı.
 - The software company collapsed during the recession.
Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler.
 - They went skiing during their date.