Zarlar farklı kültürlerde farklı şekillere sahiptir.
- Dice have differences in design in different cultures.
Kumarbaz aldatmak için hileli zar kullandı.
- The gambler used loaded dice to cheat.
Buz gibi bir rüzgar bizi kemiklerimize kadar dondurdu.
- The icy wind cut us to the bones.
Köpeğe bir kemik verdim, havlaması durdu.
- I gave the dog a bone, stopping its barking.
Bu çok kılçıklı bir balık.
- This fish has a lot of bones.
Çok kılçıklı balıkları yemeği sevmem.
- I don't like to eat fish with many bones.
Zarlar farklı kültürlerde farklı şekillere sahiptir.
- Dice have differences in design in different cultures.
Tom zarları aldı ve onları attı.
- Tom picked up the dice and threw them.
Original: Jedenfalls bin ich überzeugt, dass der Alte nicht würfelt. December 4, 1926. Albert Einstein. Born-Einstein Letters. Trans. Irene Born. New York: Walker and Company, 1971.).
The gods may throw a dice / Their minds as cold as ice.