O, planlama bölümünde çalışıyor.
 - He works in the planning section.
Sizlerden herhangi birinin bu hafta sonu bizim lise toplantısına gitmeyi planlayıp planlamadığınızı sadece merak ediyordum.
 - I was just wondering if any of you are planning to go to our high school reunion this weekend.
Tom partiyi planlayarak iyi bir iş yaptı.
 - Tom did a good job planning the party.
Tom, John'un ne zaman aşçılığa başlamayı planladığını Mary'nin bildiğini düşündüğünü söyledi.
 - Tom said that he thought Mary knew what time John was planning to start cooking.
O, planlama bölümünde çalışıyor.
 - He works in the planning section.