- تعريف collectively في الإنجليزية التركية القاموس.
- müşterek olarak 
- toplu olarak 
- ortaklaşa 
- toptan olarak 
- toptan 
- collect
- biriktirmek Tom'un hobileri arasında satranç oynamak ve pul biriktirmek var. -Tom's hobbies include playing chess and collecting stamps. 
 
- collective
- kolektif Albay Yuri A. Gagarin 9 Mart 1934'te Rusya'da Moskova'nın batısındaki bölgede bulunan bir kolektif çiftlikte doğdu. -Colonel Yuri A. Gagarin was born on a collective farm in a region west of Moscow, Russia on March 9, 1934. 
 
- collective
-  (Hukuk) toplu Rol Dili, Japonca'da erkek ve kadın toplu isimler içerir. -Role-Language includes male and female collective nouns in Japanese. 
 Toplu çıkarlar korunmalıdır. -Collective interests must be protected. 
 
- collect
- toplamak Bilgi toplamak için aşağıdaki dergileri inceledik. -We examined the following magazines to collect the data. 
 Benim hobim böcek toplamaktır. -My hobby is collecting insects. 
 
- collective
-  {s} müşterek
- collectively exhaustive
- (Olasılık) Bir olayın tüm olasılıkları listelenmişse collectively exhaustive'dir. Meselâ bir zar attığınızda tüm olasılıklar, 1,2,3,4,5 ve 6 dir. Eğer bu ihtimellerin hepsi listelenmişse collectively exhaustive'dir. Ayrıca olasılıklar verilmişse ve toplamları 1 e eşitse tüm olasılıkların verildiği anlaşılır ve collectively exhaustive'dir diyebiliriz 
- collectively exhaustive
- Birlikte kapsayıcı olaylar: İki veya daha çok olayın birleşimi örnek uzayın kendisini oluşturuyorsa, bu olaylar birlikte kapsayıcı olaylar (collectively exhaustive events) olarak adlandırılır 
- collect
-  {f} almak Ona o doğum günü hediyesini almak için biraz para toplayalım. -Let's collect some money to buy her that birthday present. 
 Dünyanın en güzel sanat koleksiyonlarından biri Louvre'da yer almaktadır. -One of the most beautiful art collections in the world is at the Louvre. 
 
- collect
-  {f} bir araya getirmek
- collective
-  {i} ortak girişim
- collect
- derlemek 
- collect
- tahsil etmek 
- collective
-  {s} ortaklaşa
- collect
-  {i} ayinlerde okunan kısa dua
- collect
- vergi almak 
- collect
-  (Arılık) bal toplamak
- collect
-  (Askeri) haber toplamak
- collect
- anlamak 
- collect
- dermek 
- collect
- istif etmek 
- collect
- toplamak (para) 
- collective
-  (Askeri) toplu meteoroloji yayınları
- collective
- kohektif 
- collective
-  (Ticaret) toptan
- collective
- birlikte 
- collective
- kolektif şirket 
- collective
- birlik 
- collective
-  {i} topluluk adı
- collect
- toparlamak 
- collect
- uğrayıp almak 
- collect
- birikmek 
- collect
- biriktir Amcam Çin yelpazeleri biriktirir. -My uncle collects Chinese fans. 
 Pulları biriktirdiğini bilmiyordum. -I didn't know you collected stamps. 
 
- collective
- ortak Bireysel suçların sonucunun ortak cezalandırma olması gerekir. -The consequence of individual crimes should be collective punishment. 
 
- Collect
- toplayın 
- collective
- kollektif 
- collective
- ortaklaşma 
- women collectively
- kadınlar topluca 
- women, collectively; womankind
- kadın, topluca; kadınlar 
- women, females collectively
- kadın, kadın topluca 
- collect
- almak kendine gelmek 
- collect
-  {f} toplanmak
- collect
-  {f} koleksiyon yapmak
- collect
- (sıfat) ödemeli 
- collect
- koleksiyon haline gelmek 
- collect
- ödemeli Japonya'ya ödemeli bir arama yapmak istiyorum. -I'd like to make a collect call to Japan. 
 Japonya'ya bir ödemeli arama yapmak istiyorum. -I want to make a collect call to Japan. 
 
- collect
-  (Askeri) TOPLAMAK, HABER TOPLAMAK: Muhtelif vasıtalarla, çeşitli kaynaklardan haber ve bilgi elde etmek
- collect
- (isim) ayinlerde okunan kısa dua 
- collect
- toplamak; biriktirmek; derlemek; toparlamak; devşirmek; toplanmak; birikmek: He collects stamps. Pul biriktiriyor. They don't collect 
- collect
- colleet call ödemeli telefon konuşması 
- collect
-  {f} 1. toplamak; biriktirmek; derlemek; toparlamak; devşirmek; toplanmak; birikmek: He collects stamps. Pul biriktiriyor. They don't collect
- collect
- devşirmek 
- collect
- cemetmek 
- collective
-  (Askeri) TOPLU METEOROLOJİ YAYINLARI: Avrupa gibi geniş bölgede, belirli saatte yapılan bütün hava tahminlerinin, yine bu bölge dahilindeki bütün meteoroloji istasyonlarına, radyo yayınları ile bildirmesi
- collective
- collective bargaining işverenle işçi temsilcileri arasındaki toplu görüşme ve pazarlık 
- collective
- collective agreement toplu sözleşme 
- collective
-  {s} genel
- collective
- topluluk ismi 
- collective
-  {i} ortaklaşa çiftlik
- collective
- biriktirilmiş