birileri

listen to the pronunciation of birileri
التركية - الإنجليزية
ones
people

Maybe you should ask around and see what other people think. - Belki birilerine sormalısın ve diğer insanların ne düşündüğünü anlamalısın.

No matter how much you try to convince people that chocolate is vanilla, it'll still be chocolate, even though you may manage to convince yourself and a few others that it's vanilla. - İnsanları çikolatanın vanilya olduğuna ne kadar ikna etmeye çalışırsan çalış, o hala çikolata, kendini ve başka birilerini vanilya olduğuna ikna etmeyi becerebilsen de.

some people
some people; certain people
someones
biri
somebody

Somebody has broken this dish. - Biri bu tabağı kırdı.

There's somebody coming up the stairs. - Merdivenlerden yukarı gelen birisi var.

biri
one

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

biri
{i} cookie

Would it be OK if I ate one of these cookies? - Bu kurabiyelerden birini yiyebilir miyim?

I'd like you to try one of these cookies. - Bu kurabiyelerden birini denemeni istiyorum.

biri
any

Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me? - Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?

Anyone can cultivate their interest in music. - Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.

biri
one of

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.

biri
anyone

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

Never have I heard anyone say a thing like that. - Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.

biri
soul

Does anyone have a soul? - Herhangi biri bir ruha sahip midir?

There's not a living soul around here. - Buralarda yaşayan biri yok.

biri
first

When meeting a person for the first time, keep the conversation light. - Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.

Let's draw lots to decide who goes first. - Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.

biri
someone

Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life. - Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.

Don't challenge someone who has nothing to lose. - Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.

biri
in one

Tom bought a bag of apples and he ate a third of them in one day. - Tom bir çanta elma satın aldı ve bir günde bunların üçte birini yedi

Tom is sitting in one of the chairs. - Tom koltuklardan birisinde oturuyor.

biri
of one

Books are the offspring of one's mind. - Kitaplar birinin aklının ürünleridir.

The solution of one may prove to be the solution of the other. - Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.

biri
one of them

One of them is a spy. - Onlardan biri bir casus.

If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary. - İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.

biri
one (of them); somebody, someone
biri
one; cookie
biri
_un
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف birileri في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

biri
{i} (in India) bidi, cheap cigarette made from cut tobacco rolled in leaf
التركية - التركية
Bazı kimseler
biri
Yüklem durumunda olan bir isim takımının belirtileni olarak kullanıldığında, belirtenin hor görüldüğünü anlatır
biri
Bilinmeyen bir kimse: "İhtimal hırsız Eşref'in hayranlarından biriydi."- O. S. Orhon
biri
Bir tanesi: "Vagonun birine binip bölmelerden birine yerleşti."- M. Ş. Esendal
biri
Bir tanesi
biri
Bilinmeyen bir kimse
biri
Yüklem durumunda olan bir isim takımının belirtileni olarak kullanıldığında belirtenin hor görüldüğünü anlatır