bir kaç

listen to the pronunciation of bir kaç
التركية - الإنجليزية
a few

Tom nodded his head a few times. - Tom bir kaç kere başını salladı.

Tom is only a few inches taller than Mary. - Tom Mary'den sadece bir kaç inç daha uzundur.

a number of
a small number of
birkaç
several

The value of the painting was estimated at several million dollars. - Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.

The temperature fell several degrees. - Sıcaklık birkaç derece düştü.

birkaç
some

He got a broken jaw and lost some teeth. - Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.

You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth. - Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.

birkaç
{s} a few

Only a few people showed up on time. - Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.

Only a few people understood me. - Sadece birkaç kişi beni anladı.

birkaç
few

Only a few people showed up on time. - Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.

You'll be able to drive a car in a few days. - Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.

birkaç
couple

I've seen a couple of Kurosawa's films. - Kurosawa'nın filmlerinden birkaçını izledim.

Tom has a couple of friends in Boston. - Tom'un Boston'da birkaç arkadaşı var.

birkaç
number of

Tom died a number of years ago. - Tom birkaç yıl önce öldü.

A number of students are absent today. - Bugün birkaç öğrenci eksik.

birkaç
deux
birkaç
multiple

The judge was forced to slam her gavel down multiple times in order to restore order to the court. - Hakim mahkemeye düzeni sağlamak için birkaç sefer tokmağı aşağı vurmak zorunda kaldı.

There were multiple disclaimers at the start of the video. - Videonun başında birkaç feragatname vardı.

birkaç
one or two
birkaç
a number of

A number of passengers were injured. - Birkaç yolcu yaralandı.

A number of friends saw him off. - Birkaç arkadaş onu uğurladılar.

birkaç
the few

Tom was among the few who survived. - Tom hayatta kalan birkaç kişi arasındaydı.

The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth. - Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.

birkaç
few of
birkaç
several of
bir sonraki yarışta kaç tane bahis yatırılabilir
How many bets can one make on the next race
birkaç
a few, some, several
birkaç
leveret
birkaç
{s} sundry
birkaç
any

Not eating or drinking anything for a couple of days may result in death. - Birkaç günlüğüne hiçbir şey yememek veya içmemek ölümle sonuçlanabilir.

I want some potatoes. Do you have any? - Birkaç patates istiyorum. Hiç patatesiniz var mı?

التركية - التركية

تعريف bir kaç في التركية التركية القاموس.

Birkaç
üç dört
birkaç
Çok olmayan, az sayıda, az: "Sade birkaç, nöbetçi görünüyordu."- Y. K. Beyatlı
birkaç
Çok olmayan, az sayıda, az