bir kaç

listen to the pronunciation of bir kaç
التركية - الإنجليزية
a few

We were in Boston last month for a few days visiting Tom. - Biz Tom'u ziyaret ederken geçen ay bir kaç gün Boston'daydık.

The man passed away a few hours ago. - Adam bir kaç saat önce vefat etti.

a number of
a small number of
birkaç
several

Afghanistan and Iran both changed their national anthems several times in the course of the 20th century. - Afganistan ve İran her ikisi de milli marşlarını 20.yüzyıl boyunca birkaç kez değiştirmişti.

Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head. - Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.

birkaç
some

He got a broken jaw and lost some teeth. - Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.

My father bought some CDs for my birthday. - Babam, doğum günüm için bana birkaç CD aldı.

birkaç
{s} a few

I visited Romania a few years ago. - Birkaç yıl önce Romanya'yı gördüm.

You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago. - Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.

birkaç
few

You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago. - Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.

I visited Romania a few years ago. - Birkaç yıl önce Romanya'yı gördüm.

birkaç
couple

I've seen a couple of Kurosawa's films. - Kurosawa'nın filmlerinden birkaçını izledim.

Tom put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital. - Sonunda hastaneye gitmeden önce, Tom ağrıya birkaç hafta dayandı.

birkaç
number of

A number of friends saw him off. - Birkaç arkadaş onu uğurladılar.

A number of students are absent today. - Bugün birkaç öğrenci eksik.

birkaç
deux
birkaç
multiple

There were multiple disclaimers at the start of the video. - Videonun başında birkaç feragatname vardı.

The judge was forced to slam her gavel down multiple times in order to restore order to the court. - Hakim mahkemeye düzeni sağlamak için birkaç sefer tokmağı aşağı vurmak zorunda kaldı.

birkaç
one or two
birkaç
a number of

Tom and Mary have gone swimming together a number of times. - Tom ve Mary birkaç kez birlikte yüzmeye gittiler.

A number of passengers were injured. - Birkaç yolcu yaralandı.

birkaç
the few

You're one of the few friends I have. - Sen sahip olduğum birkaç arkadaştan birisin.

Tom was among the few who stayed and helped. - Tom kalan ve yardım eden birkaç kişinin arasındaydı.

birkaç
few of
birkaç
several of
bir sonraki yarışta kaç tane bahis yatırılabilir
How many bets can one make on the next race
birkaç
a few, some, several
birkaç
leveret
birkaç
{s} sundry
birkaç
any

I want some potatoes. Do you have any? - Birkaç patates istiyorum. Hiç patatesiniz var mı?

Not eating or drinking anything for a couple of days may result in death. - Birkaç günlüğüne hiçbir şey yememek veya içmemek ölümle sonuçlanabilir.

التركية - التركية

تعريف bir kaç في التركية التركية القاموس.

Birkaç
üç dört
birkaç
Çok olmayan, az sayıda, az: "Sade birkaç, nöbetçi görünüyordu."- Y. K. Beyatlı
birkaç
Çok olmayan, az sayıda, az