Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Fadıl park yerinde patronuna ait bir minibüs fark etti.
- In the parking lot, Fadil noticed a van belonging to his boss.
Bir kütüphaneye sahip olmak başka bir şey, onu akıllıca kullanmak çok daha başka bir şey.
- It is one thing to own a library; It is quite another to use it wisely.
Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.
- Tom has to have everything his own way.
Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
- I perceive myself as my own god.
Onu kendi gözlerimle gördüm.
- I saw it with my own eyes.
Hiç kimse kendisinin düşmanı değildir.
- Nobody is his own enemy.
Tom, kendisinin en kötü düşmanı.
- Tom is his own worst enemy.
Tom tüm eşyalarını bir araya toplandı.
- Tom gathered together all his belongings.
Brian eşyalarını geride bıraktı.
- Brian left his belongings behind.
Tom kendine ait olmayan bir şeyi götürdü.
- Tom took something that didn't belong to him.
Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.
- The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Biz belgenin onun erkek kardeşine ait olduğu gözüyle baktık.
- We regarded the document as belonging to her brother.
Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler.
- Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.
Tom kişisel eşyalarının hepsini sattı.
- Tom sold all of his belongings.
Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.
- They are all my personal belongings.
A need for belonging seems fundamental to humans.