Benim babam bir fabrikada çalışır.
- My father works in a factory.
O bir fabrikada çalışıyor.
- He works in a factory.
Picasso'nun çalışmalarını severim.
- I like the works of Picasso.
Onun en son çalışmaları geçici sergide.
- His latest works are on temporary display.
Bu kitap şairin en iyi eserlerinden biridir.
- This book is one of the poet's best works.
Şekspir'in tüm eserlerine sahibim.
- I have the complete works of Shakespeare.
Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta.
- The concrete mixing plant is just a mile from the worksite.
O bir sıhhi tesisat şirketi için çalışıyor.
- He works for a plumbing company.
Ben atölyede çalışıyorum.
- I am working at the workshop.
Tom'un bodrumunda bir atölyesi var.
- Tom has a workshop in his basement.
Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
- The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
O sadece ev işlerini çekip çevirmiyor, aynı zamanda bir okul öğretmeni olarak da çalışıyor.
- Not only does she keep house, but she also works as a school teacher.
Atölyesinde bir tablo yapıyor.
- He's making a table in his workshop.
O tamamen reklam yapıldığı gibi çalışır.
- It works exactly as advertised.
Tom tembel bir çocuk değildir, İşin aslına bakarsanız, o çok çalışır.
- Tom is not a lazy boy. As a matter of fact, he works hard.
Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
- The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
His works displayed his righteousness.