Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
- The branch offices of the bank are located all over Japan.
Yiyecek yokluğundan dolayı şehrin her yerinde şiddet patlak verdi.
- Violence erupted all over the city because of the food shortages.
Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
- The branch offices of the bank are located all over Japan.
Biz ülkenin her yerinde seyahat ettik.
- We travelled all over the country.
Vücudumun her tarafında ağrılarım ve sızılarım var.
- I have aches and pains all over my body.
Onun her tarafı ağrıyordu.
- She was aching all over.
Her şeye yeniden başladık.
- We started all over again.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Onun bitmiş olduğunu biliyorduk.
- We knew it was all over.
Tom'u her yerde aradım.
- I looked all over for Tom.
Uçuştan sonra her yerde morlukları vardı.
- He had bruises all over after the fight.
Bu konuşmanın en önemli kısmı bütün haberlerde tekrar edildi.
- This soundbite was repeated all over the news.
Tom bütün hikayeyi tekrar baştan dinlemek zorunda kaldı.
- Tom had to listen to the whole story all over again.
Bu yeni baştan oluyor.
- It's happening all over again.
Şimdi her şeye baştan başlamalıyım.
- Now I have to start all over again.
Dancing with everyone, singing show tunes all night: that was Luke all over.
He was covered all over with mud.
I've looked all over for it.
He dropped the bucket and got paint all over the floor and his clothes.''.