I could pose as an artist all right; so I took the studio. Also the name of Alan Beverley. My own is Bill Bates. I had often wondered what it would feel like to be called by some name like Alan Beverley or Cyril Trevelyan.
Hundreds of fields were submerged in the flood.
- Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
Tom's field of study is law.
- Tom'un çalışma alanı hukuktur.
The playground is divided into three areas by white lines.
- Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.
- Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.
Tom has a wide range of interests.
- Tom'un geniş bir ilgi alanı var.
His research spans a wide range of fields.
- Onun araştırması geniş bir alanı kapsar.
I can't figure out how to register a new domain name.
- Yeni bir alan adına nasıl kaydolacağımı anlayamıyorum.
It's time for you to renew your domain name.
- Alan adınızı yenilemenizin zamanı.
Get Unlimited Space Now!
- Sınırsız Alana Sahip Ol Şimdi!
Bunk beds are a way to save space.
- Ranzalar, alandan kazanmanın bir yoludur.
This area is as big as a football pitch.
- Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük.
Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
Sunspots are regions of the Sun where the solar magnetic field is very strong.
- Güneş lekeleri güneş manyetik alanının çok güçlü olduğu Güneş bölgeleridir.
The lack of a public sphere in Europe is being felt more and more keenly.
- Avrupa'da kamusal alanın yokluğu gitgide daha fazla hissediliyor.
In the sphere of thought, absurdity and perversity remain the masters of the world, and their dominion is suspended only for brief periods.
- Düşünce alanında, saçmalık ve sapkınlık dünyanın ustaları olarak kalır, ve onların hakimiyeti ancak kısa süreler için askıya alınır.
America is a continent of immigration.
- Amerika göç alan bir kıtadır.
I have a lot of activities which take up my time.
- Bir sürü zamanımı alan eylemlerim var.
We have a lot of traffic in this area.
- Bu alanda çok trafiğimiz var.
Riparian zones are narrow strips of land located along the banks of rivers.
- Kıyı bölgeleri nehirlerin kıyısı boyunca yer alan arazinin dar arazi şeritleridir.
You must not park your car in a no parking zone.
- Arabanı park alanı olmayan bir yere park etmemelisin.
Today is the 4th of June — a day when Chinese government killed hundreds of people on a peaceful demonstration on the Tiananmen square.
- Bugün 4 Haziran. Çin hükümetinin Tiananmen alanında barışsever bir gösteride yüzlerce insanı öldürdüğü bir gün.
The room's area is two and half square meters.
- Odanın alanı iki buçuk metre karedir.
The magnets, of course, have a magnetic field around them.
- Mıknatısların, tabii ki, etrafında bir manyetik alanı vardır.
The playground is divided into three areas by white lines.
- Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
Situated on hilly terrain, the cathedral can be seen from a long distance.
- Tepelik arazide yer alan katedral uzun bir mesafeden görülebilir.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
I work on a building site.
- Ben bir inşaat alanında çalışıyorum.
A bomb from the time of World War II has exploded at a building site in Germany, killing at least one person.
- Almanya'da bir inşaat alanında II. Dünya savaşı zamanından bir bomba patladı, en azından bir kişi öldü.
Many people are experiencing compassion fatigue because of the constant tragedies being reported in the news.
- Haberlerde sürekli yer alan trajik olaylar yüzünden birçok insan şefkat yorgunluğu çekiyor.
Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.
- Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız.
When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
- Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
Girls are more ambitious academically than boys.
- Kızlar akademik alanda oğlanlardan daha hırslıdır.
It's rare to find big yards in Japan.
- Japonya'da büyük alanlar bulmak nadirdir.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research.
- AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.
Who was in second place?
- İkici sırada yer alan kimdi?
Riparian zones are narrow strips of land located along the banks of rivers.
- Kıyı bölgeleri nehirlerin kıyısı boyunca yer alan arazinin dar arazi şeritleridir.
Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
That is outside my purview.
- O benim yetki alanımın içinde değil.
He suffers from agoraphobia.
- O alan korkusundan muzdarip.
Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
- Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
Gas emissions cause serious pollution in urban areas.
- Kentsel alanlardaki gaz salınımı ciddi kirliliğe neden oluyor.
In what direction or fields is change necessary?
- Ne yönde ya da hangi alanlarda değişim gerekli?
Many roads and fields were flooded.
- Birçok yollar ve alanlar sular altında kaldı.
I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research.
- AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.
... ALAN RUSBRIDGER: I think it's about the National Health ...
... ALAN RUSBRIDGER: Tell me about Germany and France. ...